whatsapp

Aşılanma sorumluluğunu almalıyız!

ANALİZ 22.08.2021 - 00:41, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Aşılanma sorumluluğunu almalıyız!

Korona salgını hayatımıza gireli 2 yılı geçti. Bütün dünyayı hazırlıksız yakaladı. Bilim adamları olmayan aşıyı bulmak için uğraşırken insanları maske-mesafe hijyen gibi klasik önlemlerle korumaya çalıştı. Bu süreçte çok insan öldü. Aşı bulundu, ama hâlâ ilaç bulunamadı. Hastalığı kesin tedavi edecek ilacın olmaması, aşı önlemini öne çıkardı. Aşı ile hastalığa/virüse yakalanma riski düşürülmeye çalışıldı. Ancak bu kez de bulunan aşılar arasında tercih yapma sorununu ortaya çıktı. Zengin ülkeler en etkili aşıya hücum ederken, yoksul ülkeler etki derecesi düşük ve ucuz aşıya yöneldiler. Çok yoksul ülkeler hâlâ aşı yüzü görmedi! Aşı üretiminin çok kârlı bir iş haline gelmesi, aşı bulan ülkeler arasında bir Pazar kavgasının başlamasına da yol açtı. Ülkemiz yeterli kaynağa sahip olmadığı için etki derecesi düşük ve AB ülkelerinde kabul göremeyen Çin aşısına yöneldi. Zengin ülkeler aşıya doyduktan sonra ulaşabildiğimiz Alman aşısının bu yüzden Çin aşısı ile karma olarak kullanılıyor artık. Bu da tıbbi bakımdan karmaşık yorumlara yol açıyor… Diğer yandan Korona aşısı konusunda yeterli verilerin olmayışı, tüm dünyada aşı karşıtı grupların doğmasına neden oldu. Bugün Türkiye’de bu süreci yaşıyoruz: Bir yandan yeterli aşılama yapamıyoruz, bir yandan aşıda Avrupa standartlarını yakalama sorunu yaşıyoruz, öte yanda da aşı karşıtlığı ile mücadele ediyoruz. Ülke olarak pek parlak bir çizgide değiliz kısaca. Hükümet, aşı karşıtlarına karşı sosyal yaşam kısıtlamaları getirme kararı aldı. Toplu alanlara Korona testi yaptırmayanlar alınmayacak. Bu şekilde aşı karşıtları, aşı olmaya zorlanacak veya sosyal yaşamları kısıtlanacak. En doğru karar, test zorunluluğu ile aşı karşıtlarını aşı olmaya zorlamaktı. Bu süreç içindeyiz. Kabul edilmesi gerekir ki İktidarın elinden geleni yapıyor. Aşı karşıtları artık şu gerçeği görmeli: Aşıların uzun vadede insan bedeninde yol açacağı sorunları bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz: Aşı olmadan salgını aşmamız mümkün değil. Bu yüzden geleceğe dönük kaygıları bir yana koyup salgının biran önce önünün alınması için aşı olmalıyız! Toplumsal yaşamda aşılanma görevi özveriye dönüşmelidir. Bu sorumluluğu almalıyız.

Korona salgını hayatımıza gireli 2 yılı geçti. Bütün dünyayı hazırlıksız yakaladı. Bilim adamları olmayan aşıyı bulmak için uğraşırken insanları maske-mesafe hijyen gibi klasik önlemlerle korumaya çalıştı. Bu süreçte çok insan öldü.

Aşı bulundu, ama hâlâ ilaç bulunamadı.

Hastalığı kesin tedavi edecek ilacın olmaması, aşı önlemini öne çıkardı. Aşı ile hastalığa/virüse yakalanma riski düşürülmeye çalışıldı.

Ancak bu kez de bulunan aşılar arasında tercih yapma sorununu ortaya çıktı. Zengin ülkeler en etkili aşıya hücum ederken, yoksul ülkeler etki derecesi düşük ve ucuz aşıya yöneldiler. Çok yoksul ülkeler hâlâ aşı yüzü görmedi!

Aşı üretiminin çok kârlı bir iş haline gelmesi, aşı bulan ülkeler arasında bir Pazar kavgasının başlamasına da yol açtı.

Ülkemiz yeterli kaynağa sahip olmadığı için etki derecesi düşük ve AB ülkelerinde kabul göremeyen Çin aşısına yöneldi. Zengin ülkeler aşıya doyduktan sonra ulaşabildiğimiz Alman aşısının bu yüzden Çin aşısı ile karma olarak kullanılıyor artık. Bu da tıbbi bakımdan karmaşık yorumlara yol açıyor…

Diğer yandan Korona aşısı konusunda yeterli verilerin olmayışı, tüm dünyada aşı karşıtı grupların doğmasına neden oldu.

Bugün Türkiye’de bu süreci yaşıyoruz:

Bir yandan yeterli aşılama yapamıyoruz, bir yandan aşıda Avrupa standartlarını yakalama sorunu yaşıyoruz, öte yanda da aşı karşıtlığı ile mücadele ediyoruz.

Ülke olarak pek parlak bir çizgide değiliz kısaca.

Hükümet, aşı karşıtlarına karşı sosyal yaşam kısıtlamaları getirme kararı aldı. Toplu alanlara Korona testi yaptırmayanlar alınmayacak.

Bu şekilde aşı karşıtları, aşı olmaya zorlanacak veya sosyal yaşamları kısıtlanacak.

En doğru karar, test zorunluluğu ile aşı karşıtlarını aşı olmaya zorlamaktı.

Bu süreç içindeyiz.

Kabul edilmesi gerekir ki İktidarın elinden geleni yapıyor.

Aşı karşıtları artık şu gerçeği görmeli:

Aşıların uzun vadede insan bedeninde yol açacağı sorunları bilmiyoruz. Ama şunu biliyoruz: Aşı olmadan salgını aşmamız mümkün değil.

Bu yüzden geleceğe dönük kaygıları bir yana koyup salgının biran önce önünün alınması için aşı olmalıyız!

Toplumsal yaşamda aşılanma görevi özveriye dönüşmelidir.

Bu sorumluluğu almalıyız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.