whatsapp

Saadet Partisinden açıklama

SİYASET 08.08.2019 - 13:27, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Saadet Partisinden açıklama

Kıymetli Seydişehirliler!
İlkbaharla birlikte olgunlaşmaya başlayan cevizleri hepiniz bilirsiniz. Kabukları yumuşak ve iç yemişi henüz süt kıvamındadır. Tam bu zamanda bir ceviz kurtçuğu, toplu iğne deliği kadar bir delik açarak cevizin içine yerleşir. Girmiş olduğu cevizin içindeki yemişi yemeye başlar ve tabi ki yedikçe de kilo alır, irileşir. Bu arada cevizin iç yemişi azalmaya başlarken cevizin dış kabuğu gittikçe sertleşir. Bir müddet sonra cevizin iç yemişi biter ve ceviz kurdu dışarı çıkmak ister; fakat ne mümkün… Kilo aldığı için, başlangıçta girmiş olduğu küçük delikten çakamadığı gibi cevizin kabuğu çok sertleştiği için yeni bir delik açma imkânı da kalmamıştır. Çaresizce günlerce aç olarak boş cevizin içinde beklemek zorunda kalan ceviz kurdu, uzun açlık süresince zorunlu olarak kilo verir ve nihayet girmiş olduğu delikten çıkacak kadar zayıflar. Heyecanla dışarı çıkar… O da ne… Dışarıda bahar ve yaz bitmiş kışın soğukları başlamıştır. Ceviz kurdu hayatın, geçici olduğunu böylece anlar; fakat kaçınılmaz son (ölüm) artık gelip çatmıştır. Saygıdeğer Halkımız! Bizlerde hayatlarımızın baharından sonuna kadar, hikâyedekine benzer bir mücadele içinde oluyoruz ve nihayetinde yaşlanıp ömrümüzün son demlerine ulaştığımızda dünya hayatının boş ve geçici bir hevesten ibaret olduğunu anlıyoruz. Hiç şüphesiz insanlar yaşadıkları zaman içinde,  geçim telaşı ve çocuklarına da iyi bir gelecek bırakma mücadelesinde bulunacaktır. Bu mücadele hak ve hakikat üzerine bina edilirse, çocuklarımıza güvenli yarınlar bırakılabilir. Saadet partimiz 20 Temmuz itibariyle 18’inci kuruluş yılını geniş katılımlı etkinlikler ve bir dizi faaliyetlerle kutlamıştır. Siyasi tarihimiz boyunca birçok parti kurulmuş, bunlardan bir kısmı milletimizin teveccühünü kazanarak iktidara getirilmiş veya milletimizin takdiriyle muhalefet görevi verilmiş, bir kısmı ise tabela partisi olarak kalmıştır. Siyasi partilerde insanoğlu gibi doğar, yaşar ve ölürler…  Fakat bazı siyasi partiler ise kalıcıdır. Siyasi partiler sağlam fikir ve temeller üzerine kurulursa, isimleri değişse de fikirleri kalıcı olur. Milli Görüşün özünden doğan siyasi partilere olan teveccüh zaman zaman azalsa dahi bu hareketin siyasi fikri her daim milletimizin takdirlerine mazhar olmuştur. Liderimiz Efsane Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan bu durumu veciz ifadesiyle şöyle dile getirmiştir: “ Milli Görüş; Bu Milletin İnancıdır, Tarihidir, Kimliğidir. Ruh Köküdür.”   Milli Görüş Hareketinin ilkelerini benimseyen, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet Partileri milletimize önemli hizmetler yapmıştır. Yaşı müsait olan vatandaşlarımız bu hizmetleri hatırlamakta ve hep hayırla yâd etmektedir. Yapılan hayırlı hizmetlerden biri olan Kıbrıs Barış Harekâtının ne kadar doğru ve milletimizin faydasına olduğu bu günlerde daha iyi anlaşılmaktadır. Kıbrıs Barış Harekâtı ve Zaferi olmasaydı bu gün Akdeniz’deki varlığımız ve haklarımız nasıl korunabilirdi? Ağır Sanayi hamlesi ve üreten bir Türkiye hedefi, üreten bir Türkiye hedefi ne kadar önemli… D-8 Hareketi başarılmış ve İslam birliği tesis edilmiş olsaydı, bu gün Mısır, Irak, Yemen ve Suriye’deki kanlı savaşlar, kardeşi kardeşe kırdırma olayları yaşanır mıydı? Aziz hemşerilerimiz! Sağlam temeller üzerine kurulmayan siyasi partiler, belirli dönemlerde iktidara gelmiş olsalar dahi, sonrasında siyasi hayatlarının sona erdiği ve eriyip yok oldukları görülmektedir. Adnan Menderes’in Demokrat Partisi, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi, Turgut Özal’ın Anavatan Partisi… Ülkemizde yaşanan son siyasi olayları irdelediğimizde Ak Partinin de aynı akıbeti yaşayacağı görülmektedir. Kabul etmek gerekir ki ülkemiz siyasi tarihinin en çok oy alan ve en uzun iktidarda kalan partilerinden birisi Ak Partidir. Ancak yerli ve milli bir politika izlenmeyince yaklaşmakta olan yaklaşmış ve kaçınılmaz son kapıya dayanmıştır. Hiç şüphesiz Ak Partinin güzel hizmetleri olduğu gibi hatalı politikalar neticesinde birçok yanlışlarının olduğu gün gibi ortadadır. Zaten Bu durumu, Ak Partili en üst siyasiler defaten dile getirmişlerdir.  Üretim ekonomisi yerine; tüketim ekonomisini benimsemişlerdir. Yerli ve milli bir dış politika yerine; ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak görmüşlerdir. Ahlak ve maneviyatçı politika yerine;  Avrupa Birliğine şirin görünmek adına, onların dayatmalarının meclisimiz eliyle yasalaştırılması veya milletler arası antlaşmaların yine meclisimizde onaylanmasıyla milletimizin haremi namusu olan aile kurumunun, binlerce yıllık değerlerini yok edici politikalar izlenmiştir. IMF’iyle ilişkimizi kestik, bu ülkeyi İMF şefleri değil biz yönetiriz demişler; fakat ülkemizi ABD, RUSYA ve ÇİN’li tefecilerin eline bırakmışlar, ülkemizin 2002 yılındaki 140 milyar dolar toplam dış borcunu 900 milyar dolara çıkartmışlardır. Ekonomide yüksek kur, düşük faiz politikasını benimsemişler, bu politikalar neticesinde iktidara geldikleri 2002 yılında bir liralarda olan dolar kuru, yedi liranın üzerini görmüştür. Ekonomi uzmanlarına göre de önümüzdeki dönemde dolar kurunun daha da yukarı yönlü hareket etmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Düşük faiz politikasıyla da halkımız borçlandırılmış, banka patronları ise zenginleştirilmiştir. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizler bütün işletmeleri olumsuz etkilerken bankalar kârlarını katlayarak arttırmıştır. Yüksek faizle para satamayan bankaların gelirleri azalmış, yapılan bir operasyonla merkez bankası başkanı görevden alınmış, yeni başkan ise ilk toplantıda faizleri 24’ ten, 19,75‘e indirmiştir.  İşsizlik sürekli artmış, ülkemizin kıt kaynakları tüketime yönlendirilmiş, 18 yıllık iktidar dönemlerinde üretim ve istihdama yönelik yatırımlar yapılmadığı gibi, milletimizin göz bebeği şeker fabrikaları, tank palet fabrikaları gibi strateji öneme sahip birçok kuruluş özelleştirilmiştir. Tarımda izlenen yanlış ve ithalata dayalı politika neticesinde, dünyada kendi kendine yeten sekiz ülkeden biriyken başta et olmak üzere bakliyat ile soğan ve patatesi dahi ithal etmek zorunda kalınmıştır. Dış politikada fecaat yaşanmış ABD’nin Irak işgaline İncirlik üssü, deniz limanlarımız ve hava alanlarımız kullandırılarak destek olunmuş, bu yetmezmiş gibi, Suriye’de aynı hatalı politikalar neticesinde binlerce insan ölmüş ve on binlerce kişi yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır. Üstelik bu iki ülkede yaşanan savaş ortamından en çok zararı da ülkemiz görmüştür. İç politikada, feraset eksikliği neticesinde FETÖ terör örgütünün devlet içinde örgütlenmesi fark edilememiş, ordumuz içinde ise ERGENEKON bahanesiyle yerli ve milli generaller tasfiye edilmiş, yerlerine de FETÖCÜ subayların atanmaları sağlanmış ne yazık ki bu subaylarda 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında aktif rol almışlardır. İktidar partisi ise bu duruma sadece “ALDATILDIK” demekle geçiştirmiştir. Hain darbe girişimi, milletimizin azimli inancı ve üstün cesaretiyle bastırılmış, Saadet Partimizin çeşitli kademelerinde görevli birçok kardeşimiz de o gece şehit olmuştur. Ak Parti ve Tüm siyasi partiler darbeye karşı çıkmış ve meclis çatısı altında darbeye karşı direnilmiştir. Meclis dışında olan Saadet Partisi darbeyi şiddetle kınamış ve darbe gecesi o günkü genel başkanımız Mustafa KAMALAK ve beraberindeki kişiler mermilerin altında meclise yürümüşlerdir. Hain darbe kalkışmasının failleri olarak, binlerce kişi tutuklanmış, binlerce kişinin görevine son verilmiş, binlerce kişi ağır ceza mahkemelerinde yargılanmıştır. Darbeye iştirak edenlere milletimizin birlik ve beraberliğine kastedenlere hiç şüphesiz en ağır cezalar verilmelidir. Fakat siyasi iktidarın “aldatılma” hakkı olmasına karşın, FETÖ terör örgütünün tuzağına sadece dini inançları gereği düşen samimi vatandaşlarımızın ise “aldatılabileceği” kimsenin aklına gelmemiştir. Aradan üç yıl geçmesine rağmen darbenin siyasi ayağı bir türlü ortaya çıkarılamamış, darbenin siyasi ayağının araştırılması için verilen meclis önergesi, Ak Partili ve MHP’li vekillerin oylarıyla reddedilmiştir. Her ne yaşanmışsa aziz milletimizin gözleri önünde yaşanmıştır. Aziz milletimiz darbe öncesini de, darbe anını da, darbeden sonrasını da çok iyi bilmektedir. Devlet yetkilileri, FETÖ terör örgütüne iltisak ettiği gerekçesiyle öğretmeni, memuru,  hatta terziyi dahi tespit etmiş; fakat siyasi ayağı bir türlü tespit edememiştir. Aslında siyasi ayağın kim olduğunu aziz milletimiz çok iyi bilmektedir. Kıymetli Seydişehirliler! Anlatılacak ve paylaşılacak çok şey var; fakat olan olmuş, giden gitmiştir. Önemli olan bu yaşanılanlardan ders almak ve güvenli yarınları inşa etmektir. Önümüzdeki günlerde Ak Parti içerisinden yeni partilerin siyaset arenasına çıkacağı konuşulmaktadır. Bu yeni hareketi başlatacak olanlar ise bir zamanlar Ak Partide bakanlık, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmışlardır. Yani geçmişten günümüze Ak Partinin günahına da sevabına da ortak olan kişilerdir. Elbette derdimiz, yeni kurulacağı konuşulan partiler ve mensupları değil; bir oldubitti ile milletimizin yanlışa yönlendirilmesidir. Biz milli görüşçüler, milletimize bu güne kadar hiç yanlış yapmadık. Yanlış algılandığımız zamanlar olmuş; fakat ilerleyen zamanlarda haklılığımız ortaya çıkmıştır. Şimdi bütün bu yaşanılanlardan sonra, yeniden yanlışa yönelmek Allah korusun telafisi güç zararlara yol açabilir. Milli Görüşün Tek Temsilcisi Olan Saadet Partisi milletimizin hayrına olan politikaları ve güvenli yarınları gerçekleştirmek için geçmişte olduğu gibi bu günde canla başla çalışmaktadır. Hiç şüphesiz gücü ve takati ölçüsünde de çalışmaya da devam edecektir. Kim ne yaptıysa geçmişte kalmıştır. Geçmişle hesaplaşmak kimseye fayda vermeyeceği gibi birlik ve beraberliğimizin pekişmesine de engel olacaktır. Hangi siyasi düşünce ve fikirde olursa olsun iyiyi, güzeli ve çocuklarına güvenli yarınlar bırakmayı düşünen ve bunun için bir arayışta olan tüm vatandaşlarımızı Partimize davet ediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşerilerimizin Kurban Bayramını tebrik ederken, en kalbi duygularla ihlaslı bir şekilde yeniden besmele çekip, nerede kalmıştık demenin; “tam vakti” olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Sadet Partisi Seydişehir İlçe Başkanlığı                                                                                                     
Kıymetli Seydişehirliler!

İlkbaharla birlikte olgunlaşmaya başlayan cevizleri hepiniz bilirsiniz.

Kabukları yumuşak ve iç yemişi henüz süt kıvamındadır.

Tam bu zamanda bir ceviz kurtçuğu, toplu iğne deliği kadar bir delik açarak cevizin içine yerleşir.

Girmiş olduğu cevizin içindeki yemişi yemeye başlar ve tabi ki yedikçe de kilo alır, irileşir.

Bu arada cevizin iç yemişi azalmaya başlarken cevizin dış kabuğu gittikçe sertleşir.

Bir müddet sonra cevizin iç yemişi biter ve ceviz kurdu dışarı çıkmak ister; fakat ne mümkün…

Kilo aldığı için, başlangıçta girmiş olduğu küçük delikten çakamadığı gibi cevizin kabuğu çok sertleştiği için yeni bir delik açma imkânı da kalmamıştır.

Çaresizce günlerce aç olarak boş cevizin içinde beklemek zorunda kalan ceviz kurdu, uzun açlık süresince zorunlu olarak kilo verir ve nihayet girmiş olduğu delikten çıkacak kadar zayıflar.

Heyecanla dışarı çıkar…

O da ne… Dışarıda bahar ve yaz bitmiş kışın soğukları başlamıştır.

Ceviz kurdu hayatın, geçici olduğunu böylece anlar; fakat kaçınılmaz son (ölüm) artık gelip çatmıştır.

Saygıdeğer Halkımız!

Bizlerde hayatlarımızın baharından sonuna kadar, hikâyedekine benzer bir mücadele içinde oluyoruz ve nihayetinde yaşlanıp ömrümüzün son demlerine ulaştığımızda dünya hayatının boş ve geçici bir hevesten ibaret olduğunu anlıyoruz.

Hiç şüphesiz insanlar yaşadıkları zaman içinde,  geçim telaşı ve çocuklarına da iyi bir gelecek bırakma mücadelesinde bulunacaktır.

Bu mücadele hak ve hakikat üzerine bina edilirse, çocuklarımıza güvenli yarınlar bırakılabilir.

Saadet partimiz 20 Temmuz itibariyle 18’inci kuruluş yılını geniş katılımlı etkinlikler ve bir dizi faaliyetlerle kutlamıştır.

Siyasi tarihimiz boyunca birçok parti kurulmuş, bunlardan bir kısmı milletimizin teveccühünü kazanarak iktidara getirilmiş veya milletimizin takdiriyle muhalefet görevi verilmiş, bir kısmı ise tabela partisi olarak kalmıştır.

Siyasi partilerde insanoğlu gibi doğar, yaşar ve ölürler…  Fakat bazı siyasi partiler ise kalıcıdır.

Siyasi partiler sağlam fikir ve temeller üzerine kurulursa, isimleri değişse de fikirleri kalıcı olur.

Milli Görüşün özünden doğan siyasi partilere olan teveccüh zaman zaman azalsa dahi bu hareketin siyasi fikri her daim milletimizin takdirlerine mazhar olmuştur.

Liderimiz Efsane Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan bu durumu veciz ifadesiyle şöyle dile getirmiştir: “ Milli Görüş; Bu Milletin İnancıdır, Tarihidir, Kimliğidir. Ruh Köküdür.”  

Milli Görüş Hareketinin ilkelerini benimseyen, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet Partileri milletimize önemli hizmetler yapmıştır.

Yaşı müsait olan vatandaşlarımız bu hizmetleri hatırlamakta ve hep hayırla yâd etmektedir.

Yapılan hayırlı hizmetlerden biri olan Kıbrıs Barış Harekâtının ne kadar doğru ve milletimizin faydasına olduğu bu günlerde daha iyi anlaşılmaktadır.

Kıbrıs Barış Harekâtı ve Zaferi olmasaydı bu gün Akdeniz’deki varlığımız ve haklarımız nasıl korunabilirdi?

Ağır Sanayi hamlesi ve üreten bir Türkiye hedefi, üreten bir Türkiye hedefi ne kadar önemli…

D-8 Hareketi başarılmış ve İslam birliği tesis edilmiş olsaydı, bu gün Mısır, Irak, Yemen ve Suriye’deki kanlı savaşlar, kardeşi kardeşe kırdırma olayları yaşanır mıydı?

Aziz hemşerilerimiz!

Sağlam temeller üzerine kurulmayan siyasi partiler, belirli dönemlerde iktidara gelmiş olsalar dahi, sonrasında siyasi hayatlarının sona erdiği ve eriyip yok oldukları görülmektedir.

Adnan Menderes’in Demokrat Partisi, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi, Turgut Özal’ın Anavatan Partisi…

Ülkemizde yaşanan son siyasi olayları irdelediğimizde Ak Partinin de aynı akıbeti yaşayacağı görülmektedir.

Kabul etmek gerekir ki ülkemiz siyasi tarihinin en çok oy alan ve en uzun iktidarda kalan partilerinden birisi Ak Partidir. Ancak yerli ve milli bir politika izlenmeyince yaklaşmakta olan yaklaşmış ve kaçınılmaz son kapıya dayanmıştır.

Hiç şüphesiz Ak Partinin güzel hizmetleri olduğu gibi hatalı politikalar neticesinde birçok yanlışlarının olduğu gün gibi ortadadır. Zaten Bu durumu, Ak Partili en üst siyasiler defaten dile getirmişlerdir.

 Üretim ekonomisi yerine; tüketim ekonomisini benimsemişlerdir.

Yerli ve milli bir dış politika yerine; ABD ve İsrail’i stratejik müttefik olarak görmüşlerdir.

Ahlak ve maneviyatçı politika yerine;  Avrupa Birliğine şirin görünmek adına, onların dayatmalarının meclisimiz eliyle yasalaştırılması veya milletler arası antlaşmaların yine meclisimizde onaylanmasıyla milletimizin haremi namusu olan aile kurumunun, binlerce yıllık değerlerini yok edici politikalar izlenmiştir.

IMF’iyle ilişkimizi kestik, bu ülkeyi İMF şefleri değil biz yönetiriz demişler; fakat ülkemizi ABD, RUSYA ve ÇİN’li tefecilerin eline bırakmışlar, ülkemizin 2002 yılındaki 140 milyar dolar toplam dış borcunu 900 milyar dolara çıkartmışlardır.

Ekonomide yüksek kur, düşük faiz politikasını benimsemişler, bu politikalar neticesinde iktidara geldikleri 2002 yılında bir liralarda olan dolar kuru, yedi liranın üzerini görmüştür. Ekonomi uzmanlarına göre de önümüzdeki dönemde dolar kurunun daha da yukarı yönlü hareket etmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Düşük faiz politikasıyla da halkımız borçlandırılmış, banka patronları ise zenginleştirilmiştir. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizler bütün işletmeleri olumsuz etkilerken bankalar kârlarını katlayarak arttırmıştır. Yüksek faizle para satamayan bankaların gelirleri azalmış, yapılan bir operasyonla merkez bankası başkanı görevden alınmış, yeni başkan ise ilk toplantıda faizleri 24’ ten, 19,75‘e indirmiştir. 

İşsizlik sürekli artmış, ülkemizin kıt kaynakları tüketime yönlendirilmiş, 18 yıllık iktidar dönemlerinde üretim ve istihdama yönelik yatırımlar yapılmadığı gibi, milletimizin göz bebeği şeker fabrikaları, tank palet fabrikaları gibi strateji öneme sahip birçok kuruluş özelleştirilmiştir.

Tarımda izlenen yanlış ve ithalata dayalı politika neticesinde, dünyada kendi kendine yeten sekiz ülkeden biriyken başta et olmak üzere bakliyat ile soğan ve patatesi dahi ithal etmek zorunda kalınmıştır.

Dış politikada fecaat yaşanmış ABD’nin Irak işgaline İncirlik üssü, deniz limanlarımız ve hava alanlarımız kullandırılarak destek olunmuş, bu yetmezmiş gibi, Suriye’de aynı hatalı politikalar neticesinde binlerce insan ölmüş ve on binlerce kişi yurdundan göç etmek zorunda kalmıştır. Üstelik bu iki ülkede yaşanan savaş ortamından en çok zararı da ülkemiz görmüştür.

İç politikada, feraset eksikliği neticesinde FETÖ terör örgütünün devlet içinde örgütlenmesi fark edilememiş, ordumuz içinde ise ERGENEKON bahanesiyle yerli ve milli generaller tasfiye edilmiş, yerlerine de FETÖCÜ subayların atanmaları sağlanmış ne yazık ki bu subaylarda 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında aktif rol almışlardır. İktidar partisi ise bu duruma sadece “ALDATILDIK” demekle geçiştirmiştir.

Hain darbe girişimi, milletimizin azimli inancı ve üstün cesaretiyle bastırılmış, Saadet Partimizin çeşitli kademelerinde görevli birçok kardeşimiz de o gece şehit olmuştur. Ak Parti ve Tüm siyasi partiler darbeye karşı çıkmış ve meclis çatısı altında darbeye karşı direnilmiştir. Meclis dışında olan Saadet Partisi darbeyi şiddetle kınamış ve darbe gecesi o günkü genel başkanımız Mustafa KAMALAK ve beraberindeki kişiler mermilerin altında meclise yürümüşlerdir.

Hain darbe kalkışmasının failleri olarak, binlerce kişi tutuklanmış, binlerce kişinin görevine son verilmiş, binlerce kişi ağır ceza mahkemelerinde yargılanmıştır. Darbeye iştirak edenlere milletimizin birlik ve beraberliğine kastedenlere hiç şüphesiz en ağır cezalar verilmelidir. Fakat siyasi iktidarın “aldatılma” hakkı olmasına karşın, FETÖ terör örgütünün tuzağına sadece dini inançları gereği düşen samimi vatandaşlarımızın ise “aldatılabileceği” kimsenin aklına gelmemiştir.

Aradan üç yıl geçmesine rağmen darbenin siyasi ayağı bir türlü ortaya çıkarılamamış, darbenin siyasi ayağının araştırılması için verilen meclis önergesi, Ak Partili ve MHP’li vekillerin oylarıyla reddedilmiştir.

Her ne yaşanmışsa aziz milletimizin gözleri önünde yaşanmıştır. Aziz milletimiz darbe öncesini de, darbe anını da, darbeden sonrasını da çok iyi bilmektedir. Devlet yetkilileri, FETÖ terör örgütüne iltisak ettiği gerekçesiyle öğretmeni, memuru,  hatta terziyi dahi tespit etmiş; fakat siyasi ayağı bir türlü tespit edememiştir. Aslında siyasi ayağın kim olduğunu aziz milletimiz çok iyi bilmektedir.

Kıymetli Seydişehirliler!

Anlatılacak ve paylaşılacak çok şey var; fakat olan olmuş, giden gitmiştir. Önemli olan bu yaşanılanlardan ders almak ve güvenli yarınları inşa etmektir.

Önümüzdeki günlerde Ak Parti içerisinden yeni partilerin siyaset arenasına çıkacağı konuşulmaktadır. Bu yeni hareketi başlatacak olanlar ise bir zamanlar Ak Partide bakanlık, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmışlardır. Yani geçmişten günümüze Ak Partinin günahına da sevabına da ortak olan kişilerdir. Elbette derdimiz, yeni kurulacağı konuşulan partiler ve mensupları değil; bir oldubitti ile milletimizin yanlışa yönlendirilmesidir.

Biz milli görüşçüler, milletimize bu güne kadar hiç yanlış yapmadık. Yanlış algılandığımız zamanlar olmuş; fakat ilerleyen zamanlarda haklılığımız ortaya çıkmıştır.

Şimdi bütün bu yaşanılanlardan sonra, yeniden yanlışa yönelmek Allah korusun telafisi güç zararlara yol açabilir.

Milli Görüşün Tek Temsilcisi Olan Saadet Partisi milletimizin hayrına olan politikaları ve güvenli yarınları gerçekleştirmek için geçmişte olduğu gibi bu günde canla başla çalışmaktadır.

Hiç şüphesiz gücü ve takati ölçüsünde de çalışmaya da devam edecektir.

Kim ne yaptıysa geçmişte kalmıştır. Geçmişle hesaplaşmak kimseye fayda vermeyeceği gibi birlik ve beraberliğimizin pekişmesine de engel olacaktır.

Hangi siyasi düşünce ve fikirde olursa olsun iyiyi, güzeli ve çocuklarına güvenli yarınlar bırakmayı düşünen ve bunun için bir arayışta olan tüm vatandaşlarımızı Partimize davet ediyoruz.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm hemşerilerimizin Kurban Bayramını tebrik ederken, en kalbi duygularla ihlaslı bir şekilde yeniden besmele çekip, nerede kalmıştık demenin;

“tam vakti” olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.

Sadet Partisi Seydişehir İlçe Başkanlığı                                                                                                     

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.