whatsapp

Seydişehir’de bir Rus Casus İvan Bizanof

İZ BIRAKANLAR 20.07.2019 - 00:38, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Seydişehir’de bir Rus Casus İvan Bizanof

I.Dünya Savaşı yılları Osmanlı Devleti’nin fiili olarak 11 cephe de mücadele verdiği yıllar (1914-1918) olmakla beraber Diplomatik alanda da Osmanlı açısından çetin bir dönem olmuştur. Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan şunları ifade etti: Hariciye Nezaretinden Dâhiliye Nezaretine yazılan 19 Mart 1917 tarihli siyasi ibareli 308 sayılı yazıda Rus casusu İvan Bizanof’un Osmanlı resmi makamlarınca tespit edilen suçlarına binaen Seydişehir’de sürgün cezasına çarptırıldığı ve İstanbul’a dönüşünün uygun olmayacağı bilgilerine ulaştık. “ İvan Bizanof Rusya vatandaşıdır. Kod adı Vanunda Ötdizi’dir.  Rusya sefarethanesine kendisini himaye etmesi için müracaat etmiş ve bunda başarılı olmakla övünen biridir. I. Dünya Savaşı (Harbi Umumi)  başladığı andan beri Rus casusu olduğu Osmanlı Devleti resmi makamlarınca bilinmektedir. Silah kaçakçılığı ile uğraştığı, Rus Konsolosluğu’ndan yirmi beş lira aldığı, hırsızlara yataklık ettiği, zararlı ve tehlikeli biri olduğu ifade edilmektedir. Bizanof’un, İstanbul’da başka bir Rus casusu olan ve Rus sefarethanesine bağlılığı ile bilinen Müşfof’ la temas ve münasebetinin bulunduğu da Polis Müdüriyeti Umumiyesi’ nce yapılan tahkikat ile tespit edilmiştir. Bu suçlara istinaden Bizanof 11 Ocak 1917 tarihinde İstanbul’da ikameti uygun görülmeyerek Seydişehir’e sürgün edilmiştir. Casus İvan Bizanof’un eşi Marie Bizanof ise bu tarihte İstanbul’da Halepli Sokak 24 numarada ikamet etmektedir. Marie Bizanof Amerikan Büyükelçiliğine başvurarak eşi İvan Bizanof’un kısa süre önce İstanbul’dan Konya yakınlarındaki Seydişehir’e gönderildiğini Amerikan elçiliğine bildirir. Eşinin ileri yaşta olup Seydişehir yolculuğunun sağlığını ciddi şekilde etkileyeceğini belirtir. Amerikan Büyükelçiliği Bizanof için devreye girerek Osmanlı Hariciye Nezaretine (Dış işleri Bakanlığı) 16 Mart 1917 tarihinde bir muhtıra yazar. Bu yazı Fransızca olarak kaleme alınmıştır. Bu dönem Amerika Büyükelçisi Abram I.Elkıs idi. Büyükelçi Rus vatandaşı İvan Bizanof’un Seydişehir’e gönderilme sebebinin bildirilmesini ve mümkünse İstanbul’a dönüşüne müsaade edilmesini diplomatik bir dille Osmanlı makamlarından rica etmekteydi. Sonunda Osmanlı Dâhiliye Nezaretinden (İçişleri Bakanlığı) 3 Mayıs 1917 tarihinde Hariciye Nezaretine yazılan yazıda İvan Bizanof’un İstanbul’a dönmesine kesinlikle müsaade edilemeyeceği belirtilir.” Tarihçi Arslan devam ederek “ Bu durum Osmanlı Devleti’nin seferberlik yılları olan I.Dünya Savaşı’nın zorlu bir döneminde, egemenlik haklarından kaynaklanan yetkilerini nasıl kullandığını gösteren önemli bir örnektir. Amerika Devleti’nin savaşa İtilaf Devletlerinin yanında resmi olarak 2 Nisan 1917’de girme kararı aldığı düşünülürse İstanbul’daki Büyük Elçiliği vasıtasıyla bir Rus casusuna neden arka çıkmaya çalıştığı daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca Amerika Monroe doktrinini terk etme yönündeki meylini Bizanof konusundaki tavrı ile de göstermiş olmaktadır. Bu dönem Osmanlı-Amerika ilişkileri ’nin kesintiye uğradığı bir döneme denk gelmektedir. Böylece Seydişehir özelinde devletlerarası diplomasi de bir casusun nasıl bürokratik baskı doğurduğu, bunun sonucunda da Osmanlı Devleti’nin dik durma azmi içinde olduğu ve egemenlik haklarını koruduğu görülüyor” dedi.

I.Dünya Savaşı yılları Osmanlı Devleti’nin fiili olarak 11 cephe de mücadele verdiği yıllar (1914-1918) olmakla beraber Diplomatik alanda da Osmanlı açısından çetin bir dönem olmuştur. Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan şunları ifade etti: Hariciye Nezaretinden Dâhiliye Nezaretine yazılan 19 Mart 1917 tarihli siyasi ibareli 308 sayılı yazıda Rus casusu İvan Bizanof’un Osmanlı resmi makamlarınca tespit edilen suçlarına binaen Seydişehir’de sürgün cezasına çarptırıldığı ve İstanbul’a dönüşünün uygun olmayacağı bilgilerine ulaştık.

“ İvan Bizanof Rusya vatandaşıdır. Kod adı Vanunda Ötdizi’dir.  Rusya sefarethanesine kendisini himaye etmesi için müracaat etmiş ve bunda başarılı olmakla övünen biridir. I. Dünya Savaşı (Harbi Umumi)  başladığı andan beri Rus casusu olduğu Osmanlı Devleti resmi makamlarınca bilinmektedir. Silah kaçakçılığı ile uğraştığı, Rus Konsolosluğu’ndan yirmi beş lira aldığı, hırsızlara yataklık ettiği, zararlı ve tehlikeli biri olduğu ifade edilmektedir. Bizanof’un, İstanbul’da başka bir Rus casusu olan ve Rus sefarethanesine bağlılığı ile bilinen Müşfof’ la temas ve münasebetinin bulunduğu da Polis Müdüriyeti Umumiyesi’ nce yapılan tahkikat ile tespit edilmiştir. Bu suçlara istinaden Bizanof 11 Ocak 1917 tarihinde İstanbul’da ikameti uygun görülmeyerek Seydişehir’e sürgün edilmiştir.

Casus İvan Bizanof’un eşi Marie Bizanof ise bu tarihte İstanbul’da Halepli Sokak 24 numarada ikamet etmektedir. Marie Bizanof Amerikan Büyükelçiliğine başvurarak eşi İvan Bizanof’un kısa süre önce İstanbul’dan Konya yakınlarındaki Seydişehir’e gönderildiğini Amerikan elçiliğine bildirir. Eşinin ileri yaşta olup Seydişehir yolculuğunun sağlığını ciddi şekilde etkileyeceğini belirtir. Amerikan Büyükelçiliği Bizanof için devreye girerek Osmanlı Hariciye Nezaretine (Dış işleri Bakanlığı) 16 Mart 1917 tarihinde bir muhtıra yazar. Bu yazı Fransızca olarak kaleme alınmıştır. Bu dönem Amerika Büyükelçisi Abram I.Elkıs idi. Büyükelçi Rus vatandaşı İvan Bizanof’un Seydişehir’e gönderilme sebebinin bildirilmesini ve mümkünse İstanbul’a dönüşüne müsaade edilmesini diplomatik bir dille Osmanlı makamlarından rica etmekteydi. Sonunda Osmanlı Dâhiliye Nezaretinden (İçişleri Bakanlığı) 3 Mayıs 1917 tarihinde Hariciye Nezaretine yazılan yazıda İvan Bizanof’un İstanbul’a dönmesine kesinlikle müsaade edilemeyeceği belirtilir.”

Tarihçi Arslan devam ederek “ Bu durum Osmanlı Devleti’nin seferberlik yılları olan I.Dünya Savaşı’nın zorlu bir döneminde, egemenlik haklarından kaynaklanan yetkilerini nasıl kullandığını gösteren önemli bir örnektir. Amerika Devleti’nin savaşa İtilaf Devletlerinin yanında resmi olarak 2 Nisan 1917’de girme kararı aldığı düşünülürse İstanbul’daki Büyük Elçiliği vasıtasıyla bir Rus casusuna neden arka çıkmaya çalıştığı daha iyi anlaşılacaktır. Ayrıca Amerika Monroe doktrinini terk etme yönündeki meylini Bizanof konusundaki tavrı ile de göstermiş olmaktadır. Bu dönem Osmanlı-Amerika ilişkileri ’nin kesintiye uğradığı bir döneme denk gelmektedir. Böylece Seydişehir özelinde devletlerarası diplomasi de bir casusun nasıl bürokratik baskı doğurduğu, bunun sonucunda da Osmanlı Devleti’nin dik durma azmi içinde olduğu ve egemenlik haklarını koruduğu görülüyor” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.