whatsapp

Yok olmuş bir kale, kayıp bir kitabe

İZ BIRAKANLAR 05.11.2019 - 00:45, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Yok olmuş bir kale, kayıp bir kitabe

Yaşadığımız kenti ne kadar iyi tanıyoruz? Ya da daha da önemli bir soru, yaşadığımız kentin tarihiyle ilgileniyor muyuz? Seydişehir tarihi süreç içerisinde pek çok olaya sahne olmuş, devlet büyüklerinin göz bebeği haline gelmiş kent olmuştur. İçinde bulunduğumuz ve her gün farkına varmadan geçip gittiğimiz bu sokaklarda kim bilir başka ne hikâyeler gizli. Bu gizli kalmış hikâyeleri sandığından çıkartarak gün yüzüne ulaştıran, bizler için araştırıp ortaya koyan insanlar ne güzel ki hala mevcut. Kent tarihçilerinin Seydişehir ile ilgili araştırmaları uzunca bir süre daha da biteceğe benzemiyor. Belki bizler kentimizin içerisinde izlerini çok fazla göremiyoruz. Araştırmacı Yazar Mehmet Önder, kent tarihi hakkında pek çok belgeye ulaşarak kentin gizemli tarihine ışık tutmuştur. Seydişehir; Selçuklular devrinde Seydişehir, Beyşehir, Akşehir yörelerine yerleştirilen Türkmen oymakları ve Oğuzların Avşar, Salur, Turgutlu oymakları[bh1]  arasında Eşrefoğullarının bağlı bulunduğu Türkmen oymağı Selçukluların son dönemlerinde Beyşehir-Seydişehir yöresine sahip çıkarak beylik kurmuşlardır. Anadolu Selçuklular devrinde Seydişehir ve Beyşehir henüz kurulmuş değildir. Hiçbir Selçuklu kaynaklarında adları geçmemektedir. Bu iki yerleşim yeri Eşrefoğulları devrinde kurulmuştur. Seydişehir’e getirilen bir Selçuklu kitabesi Seydişehir’in Sofuhane mahallesinde ve Muallimhane camiinin batısında kerpiçten yapılmış toprak damlı ‘arpalı mescidi’ varken harabe olduğu için 1940 yılında belediyece yıktırılmış. Arsası şahıslara satılmış. Buraya kimin tarafından getirildiği bilinmeyen üzerindeki kitabe Konya müze müdürlüğü tarafından götürülerek müzeye 1057 sayılı envantere kaydedilmiş. Kitabe, Selçuklu devrine ait olup üzerinde Arapça şu yazılar yazlı; Türkçesi; ( Rahim ve Rahman adıyla sultanlarım ulusu fetih babası Emir’ Ül – Müminin ‘Halifenin’ sadık adamı Keyhüsrev oğlu Gıyaseddin Kehürrev’in devletli günlerinde 635 yılı Muharrem ayı tarihinde bu bina yapıldı) Görüldüğü gibi kitabe Selçuklular döneminde 635 H muharrem ayı Ağustos 1237 yılında yapılan bir binaya aittir. Bu kitabe Konya- Beyşehir yolu üzerinde bulunan ve bugün kitabeleri yerinde olmayan hanlardan birine aittir. O günlerde yere düşen bu kitabeyi bilinmeyen bir kişi tarafından Seydişehir’e getirilir. Arpalı mescidine takılır. Bazıları bu kitabeye dayanarak Seydişehir Anadolu Selçuklular devrinde kurulduğunu iddia ederler. Ellerindeki delil de bugün Konya’da olan o kitabeye dayandırmaktadırlar. Seydişehir Selçuklulardan sonra kurulmuştur Seydişehir Selçuklular devrinde henüz mevcut değildir. Şehirde hiçbir Selçuklu kalıntısı da yoktur. Seydişehir Horasanlı Seyyid Harun’nun buraya gelip konaklamasıyla kurulmuş bir yerleşim yeridir. Yani şehrin kuruluşu Selçuklulardan sonra Eşrefoğlu dönemlerine aittir. Seyyid Harun Veli, İlahi bir emirle geldiğ küpe dağı eteklerindeki sulak alanda Elita vervelit şehrinin yıkıntıları arasında çiğdem tepesine bir camii, barınmak için bir zaviye, medrese, hamam, aş evi binalarını 1308- 1310 yıllarında inşa etmiştir. Seydişehir’in tarihde adını alması Eşrefoğu Mehmet döneminde olmuştur. Beyşehirin adını da Seyyid Harun veli tarafından konmuştur. Yok, olan Seydişehir kalesi Seyyid Harun şehri kurmak için buraya geldiğinde şehri kuşatacak bir kale yapmayı kararlaştırmış. Sınırını belirleyerek kapy yerlerini işaretlemiştir. Güneyde Ulukapı, Kuzeyde Hızır veya Pazar kapı, Kiçi kapı adlarıyla kale kapılarını belirlemiştir. Kalenin yapımı Velvelit şehri harabeleri taşlarından faydalanmıştır. Çevredeki Türkmen oymakları köylerdeki insanlar da canla başla çalışmışlardır. Şehir birkaç yıl içerisinde sur içerisine alınmıştır. Kalenin sınırları tam olarak belli değildir. Fatih Sultan Mehmed’in Karamanoğlu beyliğine son vermesi üzerine kale yıktırılmıştır. Kalenin taşları Seydişehir yapılarında kullanılmıştır.  

Yaşadığımız kenti ne kadar iyi tanıyoruz? Ya da daha da önemli bir soru, yaşadığımız kentin tarihiyle ilgileniyor muyuz? Seydişehir tarihi süreç içerisinde pek çok olaya sahne olmuş, devlet büyüklerinin göz bebeği haline gelmiş kent olmuştur.

İçinde bulunduğumuz ve her gün farkına varmadan geçip gittiğimiz bu sokaklarda kim bilir başka ne hikâyeler gizli. Bu gizli kalmış hikâyeleri sandığından çıkartarak gün yüzüne ulaştıran, bizler için araştırıp ortaya koyan insanlar ne güzel ki hala mevcut. Kent tarihçilerinin Seydişehir ile ilgili araştırmaları uzunca bir süre daha da biteceğe benzemiyor. Belki bizler kentimizin içerisinde izlerini çok fazla göremiyoruz. Araştırmacı Yazar Mehmet Önder, kent tarihi hakkında pek çok belgeye ulaşarak kentin gizemli tarihine ışık tutmuştur.

Seydişehir;

Selçuklular devrinde Seydişehir, Beyşehir, Akşehir yörelerine yerleştirilen Türkmen oymakları ve Oğuzların Avşar, Salur, Turgutlu oymakları[bh1]  arasında Eşrefoğullarının bağlı bulunduğu Türkmen oymağı Selçukluların son dönemlerinde Beyşehir-Seydişehir yöresine sahip çıkarak beylik kurmuşlardır.

Anadolu Selçuklular devrinde Seydişehir ve Beyşehir henüz kurulmuş değildir. Hiçbir Selçuklu kaynaklarında adları geçmemektedir. Bu iki yerleşim yeri Eşrefoğulları devrinde kurulmuştur.

Seydişehir’e getirilen bir Selçuklu kitabesi

Seydişehir’in Sofuhane mahallesinde ve Muallimhane camiinin batısında kerpiçten yapılmış toprak damlı ‘arpalı mescidi’ varken harabe olduğu için 1940 yılında belediyece yıktırılmış. Arsası şahıslara satılmış. Buraya kimin tarafından getirildiği bilinmeyen üzerindeki kitabe Konya müze müdürlüğü tarafından götürülerek müzeye 1057 sayılı envantere kaydedilmiş. Kitabe, Selçuklu devrine ait olup üzerinde Arapça şu yazılar yazlı;

Türkçesi;

( Rahim ve Rahman adıyla sultanlarım ulusu fetih babası Emir’ Ül – Müminin ‘Halifenin’ sadık adamı Keyhüsrev oğlu Gıyaseddin Kehürrev’in devletli günlerinde 635 yılı Muharrem ayı tarihinde bu bina yapıldı)

Görüldüğü gibi kitabe Selçuklular döneminde 635 H muharrem ayı Ağustos 1237 yılında yapılan bir binaya aittir. Bu kitabe Konya- Beyşehir yolu üzerinde bulunan ve bugün kitabeleri yerinde olmayan hanlardan birine aittir. O günlerde yere düşen bu kitabeyi bilinmeyen bir kişi tarafından Seydişehir’e getirilir. Arpalı mescidine takılır. Bazıları bu kitabeye dayanarak Seydişehir Anadolu Selçuklular devrinde kurulduğunu iddia ederler. Ellerindeki delil de bugün Konya’da olan o kitabeye dayandırmaktadırlar.

Seydişehir Selçuklulardan sonra kurulmuştur

Seydişehir Selçuklular devrinde henüz mevcut değildir. Şehirde hiçbir Selçuklu kalıntısı da yoktur.

Seydişehir Horasanlı Seyyid Harun’nun buraya gelip konaklamasıyla kurulmuş bir yerleşim yeridir. Yani şehrin kuruluşu Selçuklulardan sonra Eşrefoğlu dönemlerine aittir. Seyyid Harun Veli, İlahi bir emirle geldiğ küpe dağı eteklerindeki sulak alanda Elita vervelit şehrinin yıkıntıları arasında çiğdem tepesine bir camii, barınmak için bir zaviye, medrese, hamam, aş evi binalarını 1308- 1310 yıllarında inşa etmiştir.

Seydişehir’in tarihde adını alması Eşrefoğu Mehmet döneminde olmuştur. Beyşehirin adını da Seyyid Harun veli tarafından konmuştur.

Yok, olan Seydişehir kalesi

Seyyid Harun şehri kurmak için buraya geldiğinde şehri kuşatacak bir kale yapmayı kararlaştırmış. Sınırını belirleyerek kapy yerlerini işaretlemiştir. Güneyde Ulukapı, Kuzeyde Hızır veya Pazar kapı, Kiçi kapı adlarıyla kale kapılarını belirlemiştir. Kalenin yapımı Velvelit şehri harabeleri taşlarından faydalanmıştır. Çevredeki Türkmen oymakları köylerdeki insanlar da canla başla çalışmışlardır. Şehir birkaç yıl içerisinde sur içerisine alınmıştır. Kalenin sınırları tam olarak belli değildir. Fatih Sultan Mehmed’in Karamanoğlu beyliğine son vermesi üzerine kale yıktırılmıştır. Kalenin taşları Seydişehir yapılarında kullanılmıştır.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.