Bektaş: Konya ovasına başka havzalardan su getirilmelidir

Barış Bektaş konuşmasının devamında Konya’nın çölleşmesinin dünyayı etkileyen iklim krizinin ötesinde ciddi bir su kullanımıyla ilgili problem olduğunu belirterek, “Konya Ovası hızla çölleşiyor. Sayın Bakanım, bu çölleşme konjonktürel, bütün dünyayı etkileyen bir iklim krizinden çok öte Konya kapalı havzasının özelinde ciddi bir su kullanımıyla ilgili bir problem. Bu noktada 15 milyar metreküp suya ihtiyacı olan bereketli topraklardır Konya Ovası. Konya Ovası 15 milyar metreküp suya ihtiyaç duyuyor ama hâlihazırda tarım alanlarının büyük bir kısmı kullanılamaz hâle geldiği için 6,5 milyar metreküp su kullanılıyor ancak yüzey suları ve yer altı sularının 4,3 milyar metreküpünü karşıladığı bir vaka. Bu noktada, 2 milyar metreküpünden fazlasını kuyulardan kullanıyoruz. 2.500'ün üzerinde obruktan bahsediliyor; bu, işin biraz magazin ve popüler kısmı. Obruklar elbette belirli lokasyonlar için güvenlik problemi yaratıyor ama esas mesele çölleşmedir. Bu noktada, yüzey sularının ve yer altı sularının yıllık birikenlerinin farkı neredeyse yüzde 50 olduğu için taban suyu hızla çekilmekte. Bu noktada, 27 metrenin üzerinde bir kayıp var 1980'den bu yana. Bu nedenle hâlihazırda Ereğli Akgöl Sazlıkları, Karapınar, Hotamış ve Meke Gölleri, Seydişehir Suğla, Bolluk, Eşmekaya Sazlıkları, Süleymanhacı Gölü, Güvenç Gölü gibi göllerimiz kurumuş durumda. Yine, Beyşehir Gölü yüzde 50 küçüldüğü hâlde sulama yapılmaya devam edilmekte, Tuz Gölü de olumsuz bir şekilde bu kuraklıktan etkilenmiş durumda” dedi.  

Fırat Nehri'nden 15 milyar metreküp suyun getirilmesi maliyet nedeniyle öteleniyor

Barış Bektaş Fırat nehrinden Konya’ya su getirilmesinin maliyet nedeniyle ötelendiğine dikkat çekerek, “Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi tarıma yatırım yapıldığı bir vaka ama maalesef iktidar tarafından Konya kapalı havzası kaderine terk edilmiş durumda. Mavi Tünel gerçeği yansıtan bir durumda değil, tamamlansa bile 414 milyon metreküp suyu karşılıyor, bu da Konya'nın içme suyunu ancak karşılıyor, yine tarıma yönelik bir projeksiyon sunmuyor bize. Bu nedenle çevreci yaklaşımlar diyor ki: "Buğday, arpa, kimyon eksin çiftçiler." İktidarımız bunları destekleyip bunlara bir teşvik yapmadığı durumda bunların ekilebilir olması söz konusu değil. Bu noktada, zaten ekilebilir alanlardan uzaklaşmamızın sebebi geleneksel pancar ve ona eklenen mısır dışındaki bitkilerde bir kârlılık ve sürdürülebilirliğin kalmamış olması. Bu nedenle her ne kadar çevreciler tarafından bir iklim değişikliği ve kapalı havzalarda önerilmemesi iddia edilse de Konya'nın başka havzalardan su getirilmesi dışında bir seçeneği kalmamış durumda. Bunu dikkatinize sunuyoruz. Çünkü artık enerji maliyetlerini artırmak dışında suyun her sene daha derinlere gitmesi bitki örtüsünün hızla azalmasını, birçok türün yok olmasını ve bitki örtüsünün zayıflamasını, suyun azlığı da kuraklığı ve çölleşmeyi hızla tetikliyor ve hâlen şu mevsimde yağış alamayan bir Konya söz konusu. Bu, iklimin tamamen dengesini bozmuş durumda. Bu noktada, çeşitli varyasyonlar var kurumlar tarafından. Ermenek Çayı, Kızılırmak Nehri gibi tarım il müdürlüklerinin projeleri var; Manavgat Çayı, Karasu Nehri, Aksu Nehri, Ecemiş Çayı, Seyhan Nehri gibi odaların projeleri var ama en kuvvetli öneri Fırat Nehri'nden 15 milyar metreküp suyun getirilmesi. Bunun maliyet nedeniyle ötelendiğini görüyoruz. Ama aynı maliyet kaygılarının Kanal İstanbul söz konusu olunca göz ardı edildiğini ve projelerin gerçekleştirilebildiğini görüyoruz. Bu noktada, biz Konya'ya dış havzalardan suyun getirilmesinin zaruri olduğunu söylüyoruz" diye konuştu.