Ressam Fatma Kırdar ile röportaj
Görüntülü haber..
Enver Haykır; yayın yönetmeni..
Konya’nın Seydişehir ilçesinde yaşayan Fatma Kırdar, gençliğinde yaşadığı tüm zorluklara rağmen yıllar sonra keşfettiği yeteneğini devam ettirebilmek için evini adeta resim atölyesine dönüştürdü.
Hayalini kurduğu ressamlığı hiç bırakmadı. Çocuklarını tablolarından kazandığı parayla okutan Fatma Kırdar, içindeki duygularını renklendirmeyi sürdürüyor.
Seydişehir Gündem haber sitesine sanatçıyla resim sanatı üzerine yaptığımız röportajı sunuyoruz!
Enver Haykır; yayın yönetmeni.
Kendinizden bahseder misiniz?
1952 yılında Konya’nın Seydişehir ilçesi Bağra köyünde doğdum. Köy kökenli çiftçi ailenin çocuğuyum. 16 yaşına kadar köyde kaldım evlenince Seydişehir’e yerleştim. İlkokul mezunuyum. Eşimi genç yaşta kaybettim. 2 çocuk annesiyim. 1987 yılında tanıştığı Ankaralı ressam Gönül Duranoğlunda resim eğitimi aldım bu tarihten sonra resim yapmaya yöneldim.
Resimlerinizdeki hikâyeleri anlatır mısınız?
İlçede kaybolmaya yüz tutmuş en eski tarihi mimari kafesli evlerini çiziyorum. Doğal güzellikleri resmediyorum.
Tuvalin başına geçtiğinizde hangi konuları tasarlıyorsunuz?
Gönül ister ki sadece içimizdeki şeyleri tuvale dökelim. Ama hayat şartları buna izin vermiyor. Onun için kayıp şehrin izlerini takip ediyorum. Tarihi mimari yapılarımızdan eski eşyalara kadar çevrede araştırma yapıyorum. Yaşlı insanlarla konuşup hayalimde canlandırıyorum tuvalime aktarıyorum. Başka kaynaklardan da alt yapı oluşturuyorum. Sanatın zorluklarıyla mücadele ediyorum. Doğaya çıkıp örnekler alıyorum.
Açtığınız sergilerde resimlerin hikâyelerine ilgi ve önem veriliyor mu?
Sergilerde, yaptığım resimlerin hikâyelerine gereken önem verilmiyor. Oturup da şu resim ne diye bir sohbet anlamında yorumdan konuşamıyoruz. Resimlerin üzerinde konuşmuyoruz.
Gençlere tavsiyeleriniz nedir?
Bence gençlerden önce ailelerini ele almak lazım. Onlara çok sorumluluk düşüyor. Aileler çok aşırı korumacı davranıyorlar. Çocuklara sorumlulukların az yüklendiğini düşünüyorum. Sürekli internet ortamında ellerinden cep telefonu da düşmüyor. Çocuklar adeta dış dünya ile irtibatı kesmiş durumdalar. Sanata ve edebiyata yönelsinler.
Destek alabiliyor musunuz?
Önceleri birçok yerel yönetici ve eğitim kurumları bana çok büyük destek verdi. Şimdi zorluk çekiyorum. Başka yerlere giderken davet aldığım çevreler yardım ediyor. Açılan sergilerde eskisi gibi tablolar satılmıyor. Şu an sıkıntı yaşıyoruz.
Sergi açacak sanat galerisi var mı?
Maalesef bir sergi galerimiz yok! Sergi açtığımız yerlerde hep var. Burada niye olmasın!
Sanata ve sanatçıya da önem veriliyor mu?
Türkiye’de de Seydişehir’de de sanata değer verilmiyor. Sergilerimde sattığım tablolarda malzeme fiyatımı bile teklif etmeyenler oluyordu. Sanatçı maddi ve manevi bir yoksunluk yaşamayacak ki daha çok üretebilsin. Artık daha önceden yaptığım tablolarımı satmayı düşünmüyorum. Sadece özel bir talep gelirse resmeder ve satarım.
Bugüne kadar kaç sergi açtınız?
18 sergi açtım. Yaklaşık 200 yakın tablo yaptım.
Gelecek için nasıl bir çalışma içinde olacaksınız?
Bir sanatçı olarak her kaybolan yıkılan taşların acısını çekiyorum. Eski, yıkılmış tarihi kafesli evlerin özelliklerini, hanlarını, sokaklarını unutulmuş tarihini, kaybolmuş kültürlerini yani kayıp şehri aştırıyorum. Bir sonuca vardığımda evimdeki atölyemde tablolarıma resmede cem.
Sizden sonra evinizin ne olmasını istiyorsunuz?
Çocuklarıma vasiyetim var. Benden sonra evimin müze olarak kalmasını istiyorum.