Trump'ın misillemeleri sürerken Çin Mao'yu hatırladı: Boyun eğmeyiz!

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, dün sosyal medya hesabından Çin Devrimi'nin önderi ve Çin Komünist Partisi'nin kurucusu Mao Zedong'un bir söylevinin video kaydı eşliğinde "Biz Çinliyiz, provokasyonlardan korkmayız. Geri basmayız." mesajını paylaştı. 

Mesaj, ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin'den yapılan ithalata yönelik gümrük tarifelerini peş peşe açıklamalarla yüzde 145'e kadar yükselttiği bir dönemde yayımlandı. 

Mao Zedong ne diyordu?

Mao bu klipte alıntılanan 1953'te verdiği söylevde Güney ve Kuzey Kore arasında 1950-1953 boyunca üç yıl süren savaşta, Güney'i destekleyen ABD'yle Kuzey'i destekleyen Çin'in çatışmasına göndermede bulunuyordu. Mao konuşmasında şöyle diyordu: "Bu savaşın ne kadar süreceğine gelince, buna karar verecek olan biz değiliz. Bu Başkan Truman'a bağlıydı, [şimdi de] Başkan Eisenhower'a ya da bundan sonraki ABD başkanları kimlerse onlara bağlı olacak. Kendilerine kalmış. Bu savaş ne kadar sürecek olursa olsun, asla boyun eğmeyeceğiz. Tam zafere kadar savaşacağız." 

Kore Savaşı

Mao Ning'in, hem Mao Zedong'un "sonuna kadar savaş" söylevine atıfta bulunması, hem de atıfta bulunduğu savaşın ABD ve Çin arasında dolaysız bir çatışma olmaması ve bu konuşmanın ardından "tam zafer"le değil, Kore'nin resmen iki ayrı devlet halinde bölünerek sona ermiş olması bakımından manidar. Bu bağlamda Mao Ning'in mesajıyla Çin ve ABD arasındaki "gümrük tarifeleri" çatışmasından Kore Savaşı'ndan çıkıldığı gibi çıkılması halinde gerilimin ne Çin'in ne ABD'nin kazandığı ama Çin'in teslim de olmadığı bir mütarekeyle biteceğinin ima edildiği söylenebilir. 

Günümüz Çininde Mao'nun yeri

Mevcut Çin Komünist Partisi (ÇKP), Mao Zedong'u resmen kurucu baba olarak onurlandırmakla ve çağdaş Çin'in kuruluşuna önderlik edişine büyük değer vermekle birlikte mirasını seçici bir şekilde ayıklayarak sahipleniyor. Mao'nun radikal politikaları, özellikle Kültür Devrimi, ÇKP müktesebatından dışlanırken Mao'nun düşünceleri Çin'de sosyalizmin kuruluşunun piyasa güçleriyle barışık bir uygulamayla mümkün olduğunu savunan Deng Şaoping'in "pragmatik reformlar"ıyla harmanlanıyor ve ortaya çıkan sonuç "Çin'e Özgü Sosyalizm" olarak günümüz Çininin "tek parti" devletini karakterize ediyor.