Karakavak parkında tarihi ağaç koruma altında
Karakavak parkında tarihi ağaç koruma altında
Şehir efsaneleri, yerel kültüre dayanan genellikle gerçek hikâyelerden oluşan, insan eylemleridir. Efsanelerde anlatılan olaylar bazen doğaüstü olabilir ama çoğunlukla gerçek olaylara ve gerçekten yaşamış kişilere dayanır. Burada öykü de bir mahalleye bu ağacın adı verilerek ölümsüzleşmiştir!
Seydişehir’de bir mahalleye adını veren karakavak ağacı 30.08. 2014 yılında dönemin belediye başkanı tarafından bir evin bahçesinden kurumuş vaziyette alınarak yakın bir yerde koruma altına alınıp çevresi park haline getirildi.
1970 yılında Seydişehir’in Karakavak Mahallesi'ne adını veren hangi tarihte kim tarafından dikildiği bilinmeyen karakavak ağacı kurumasına rağmen belediye ekipleri tarafından çevresinde düzenlemeler yapılmıştı.
Dönemim Belediye Başkanı Abdulkadir Çat; ’Bu mahallemizin adını taşıyan Karakavak ağacını yaşatmak için yeniden karakavak ağaçları diktik. Buraya yeni bir soluk kazandırmak amacı ile çevre düzenlenmesi, peyzaj çalışmaları yaparak park haline getirdik adını da karakavak parkı koyduk halkımızın hizmetine sunduk. Mahalle halkımızın Karakavak Parkı’na sahip çıkmalarını önemsiyoruz.’’
BİR EVİN BAHÇESİNDE BİLİNMEYEN BİR ŞEKİLDE KURUYAN AĞAÇ İÇİN NE YAZMIŞTIK!
Karakavak ağacının hazin sonu:
Seydişehir’de koskoca bir mahalleye adını veren Karakavak ağacı duruşuyla, bir olimpiyat şampiyonu gibiydi sanki.
Ne yazık ki başı, kolları ve ayakları kesilmiş...
Birileri; onun duruşundan, heybetinden korkmuş sanki…
Budayıvermişler kollarını, bacaklarını…
Belli ki, onu kesenler çok uğraşmışlar.
Baltaları küçük, testereleri kısa gelmiş, güçleri tükenmiş. Bırakıvermişler öylece…
Başı, kolları ve ayakları kesilmiş, Lakin dimdik ayakta durarak herkese meydan okuyor.
Bu koca Asırlık Karakavak kendini bilmez insanların “talanı” sonucunda kurutmuşlar. Herkes, birer parçacık kopararak alıp gitmiş. Kala kala ayakta, koca gövdesi kalmış.
Zaman acımasızdır, her şeyi yok eder.
Yediden yetmişe bütün bireylerimizde; ”Ulusal Bilinç” olmalı. ”Kültür Bilinci” olmalı.
Yoksa bu gidişle bir “ölü ağaç” gibi ayakta kalacağız.
Canlı zannedip, ölüye sevinmek gibi bir şey…
Neyse ki; Şimdilerde ölüde olsa koruma altında heybetiyle duruyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.