Cinsiyet kavramı gelişmeden cinsel gelişim kesinlikle mümkün değildir.
Cinsiyet kavramı üç evrededir.
Bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemleridir.
Cinsiyet kavramı bir insanda bebek yaşlardan başlayarak çocukluk dönemi arasında tuvalet alışkanlığı eğitimi içinde başlayarak verilir.
Tuvalet alışkanlığı eğitimi ne kadar düzgün ve düzenli olursa çocuk aynı zamanda bedenini tanıyarak kendi bedeni ile iletişim kurar.
Bu eğitim verilirken çocuk kendi bedenini tanıyarak iletişim kurdukça cinsel organının anatomik yapısının farkına varır.
Cinsiyet kavramı gelişir.
Kendi anatomik beden yapısının kız veya erkek bedende cinsiyet kavramı varlığını İlk böyle bilir.
Çocukluk ve ergenlik döneminde giderek gelişen bu anatomik yapı farkındalık farkı ile farklılıklar gösterdikçe çocuk ergen dönemde cinsellik kavramı ile karşılaşır.
Bedensel beden varlığı vücut geliştikçe iç güdü sel dürtülerinin başladığını hisseder.
Burada şu çok önemli bir noktadır ki çocukluk döneminde önemli bir şahsiyet kişilik ve kimlik meydana geliyor.
Kız çocuğu ve erkek çocuğu geçirmiş olduğu o dönemdeki aile içinde tüm yaşamış olduğu yaşamsal faktörler çocuğun içsel ve dışsal temsil sistemlerini oluşturarak o çocuğa İlk yetişkinliğe geçişte ergenliğe doğru kişilik ve kimlik kazandırıyor.
Şu da çok önemli aile burada şekli büyük rol modeldir.
Aile yapısındaki yaşamsal yaşamının rolü dikkat derecesinde önemlidir.
Bu kimliklerin büyük bir bölümü İnsan varlığı olarak İnsan potansiyeli ile nitelik taşıyan insandır.
Güdülenme ile savaşmak çocukluktan ergenliğe giren bu süreç aynı zamanda bir içsel ve dışsal temsil sistemlerinde savaştır.
Bocalama, endişe, kaynağı, bazen acı çekmek, ıstırap , korku baskılama, baskılanma , sorgulama ,sorgu ,yargı, eleştiri hal ve hareketlerde yada giyilen kıyafetler , saç sakal gibi , ayıp , günah, tesettür baskısı , suçlar , sapkınlık , taciz isteği , cinsellik kavramı yok sayılması , tecavüz ,kendisine zarar verme isteği gibi, gibi pek çok faktör sıralamaya biliriz.
Bu savaşın galibi kimdir.?
Bilinmez.
Psikolojik bulgularda bu alanda hiçliğe düşüp tamamen yiterek geriye gelmemesi hiç mümkün olmayan insan varlığında bilinç, şuur ve idrak kaybı olabiliyor.
İşte bu faktörler aile yapısından kaynaklı çocuğa gelen büyük şekiller olup çocuğun içsel iç ve dışsal dünyasındaki savaşın travmatik eksiğidir.
Psikolojik bozukluklar başlar.
Çocuk kendi dünyasında tamamen savunmasız bir alandır.
Kendisiyle yüzleşemez burası korku dolu kocaman boşluk yalnız bir alandır.
Ergenlik döneminde pek yapılacak bir şey yoktur.
Bu korkularla epeyce yapayalnız savaşırken cinsel dürtüler gelişir.
Çocuk dünyası içinde ya kız çocuğu olmayı ya da erkek çocuğu olmayı genelde kendisi dışında olmayı ister.
Kurduğu ilişki tiplemeleri hayaller, düşünce, akıl almaz mantık yaşamı bu alanda gelişir.
Aklından geçen budur.
Cinsel organ burada devreye girer. Kendisini cinsel iç güdü sel hazlarda cinsel organında hissettiği kişi olur.
Fark edilerek müdahale edilmezse cinsiyet kavramı varlığında giderek büyüyen organ değiştirme isteği gelişir.
Ya da kız çocuğu ise erkeksi olma isteğini geliştirir.
İnsan varlığında bu dönemli süreçler gerçekten en kritik dönemdir.
Bir insanda psikolojik bozukluklar kişilik ve kimlik bozukluğu genellikle bu alanda gelişir.
Sorunlu bir yetişkin İnsan çocukluk döneminden oluşan travmatik veya depresyon yaşayabilir.
Buradan bir insan canavar vakaları yâda çok mükemmel İnsan tiplemeleri çıkabilir.
Yaşamı güzel yaşanabilir hale getirmek için lütfen bir çocuğun çocukluk dünyasına ebeveynler olarak sahip çıkalım.
İnsanın varlığında yetiştiği en kıymetli yıllardır.
Yarının yetişkin insanı çocuklarımız onların çocuk dünyasıdır.