Bilgili insan hem kendini hem şehrini, hem de ülkesini geliştirir. Kalkınmışlık ve yaşam koşulları sürekli iyileşir.
Az gelişmiş yoksul ülkelerde bilgi ve cehalet iktidarlar tarafından halkı kolay yönetmek adına kullanılan önemli bir yoldur. Tarihten günümüze kadar insanoğlu bilgi ile cahillik arasında sürekli çatışma halinde olmuştur.
Teknolojinin gelişimiyle bilgiye ulaşma hızı arttığı için ezbercilik yani okumadan bilgi sahibi olmak hızla yayılarak sahteliğin, gerçeği gölgeleyen hayatın içerisine doğru sürekli itilmekteyiz.
Bu dönemde hemen hemen her şeyin cevabının bir “arama motor ”unda mevcut olduğuna dair inanç giderek büyürken, buradan doğan teknolojiye bilgilere inanma durumunda kalıyoruz.
Teknolojik gelişmelerin çevremizde yeni bir tip cehaleti meydana getiriyor.
Her konuda yüzeysel bir bilginin sahibi olarak kendinden başka herkesi cahil gören bu yeni cehalet tipleri ile yönetenler açısından son derece makbul bir uyum örneği sergilenmektedir.
Araştırmanın, düşünmenin, bilginin değer kaybettiği bir ortamda gerçek dışı yüzeyselliğin öne çıkması, yönetenlere kolay bir ortam oluşturmaktadır. Kurgulanmış bir yönetim anlayışı oluşarak otoriter bir güç haline dönüşmektedir. Etkin bir gücün oluşumuna engel olmaktadır. TV, İnternetten oluşan sahte bilgilerin yaygınlaşması cehaletle doğru orantılıdır. Söz nitelikli eğitimden geçmektedir. Maalesef bu tür ülkelerde bilime dayalı eğitimi dinsel olgular, menfaate dayalı siyaset öne çıkarılarak bilim gölgelenmektedir. Geleceğimizi bu açıdan değerlendirmek gerekir düşüncesindeyim.