Yaşadığımız sokaklar veya yaşam alanlarımız günümüz yaşantısının içinde stres öfke içeriyor. Hayatımız sanki kurtlar sofrası gibi boğazlanıyor. Bir lokma ekmek! Bir yudum özgürlük için nice hayatlar sönüp gidiyor. Diğerleri de demir kapılar ardında hayatlarını zehir ediyorlar. Tanımadığı insanlar için tanımadıkları kişiler adına bir kâğıt parçasına insanları hayattan koparıyorlar. Hâlbuki biraz düşünseler ölüm herkese vardır. Varacak yer bir karış topraktır sadece! Kaldı ki hiç uğruna ömürler harcanmamalıdır.
Dünyanın neresinde olursak olalım zaman su gibi akıp geçip gidiyor. Ömür dediğimiz yaşam gün geldiğinde bizleri alacak. Dünya bilinmeyen bir yöne doğru kayıp gidiyor. Sevenler ayrılıyor. Yıldızlar kayıyor. Zamanın içinde ise insanlar kaybolup gidiyor.
Bakın hayatınıza bir gün ölüm kapımızı çaldığında ailemizden, Satın aldığımız en güzel eşyalarla döşediğimiz evlerimizi, yapmak istediğimiz ama yapamadığımız her şeyi yarım bırakarak aklımız bile ermeden gidiyoruz.
Yaşadığımız dünyada hafızalarda ve kalplerde, iyi hatıralar bırakmalıyız. Çünkü!
Ömrümüzü tamamlayıp gideceğiz. O zaman bu kötülükler niye? Misafir olduğumuzu unutmayalım. Bir gün fani dünyadan çıkacağız. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış. En güvendiklerin bile sana adınla değil genel yargıyla hitap etsinler. Çocuklarımızı, gençlerimizi güzelliklerle süslemeliyiz! Zamanın bütün mikroplarından onlar korunabilsin!
Sadece bizleri biz yapan değerlerimizle yaşayalım. Diğer sorun sıkıntı dediğimiz araç gereçler gelip geçicidir. Kimse, kimseleri üzmesin. Kalpler kırılmasın.