Tarım ürünleri tarladan sofraya gelinceye kadar pazarlama zincirinden geçmektedir. çiftçi üretmek zorundadır. Çiftçilerimiz sermaye ve emek-işgücü bizden diyerek üretimin sürdürülebilirliğinde en önemli aktörlerdendir.
Çiftçiler üretmesine üretiyor da kazanan genelde kendileri olmuyor. çiftçimiz yüksek maliyetle üretiyor ve pazarlamada örgütlenemiyor. kazanamıyor. Bu nedenle de üretimden kopmalar başlıyor. Peki, çiftçi kazanamıyor da kim kazanıyor? Pazarlama zincirinin halkalarında çiftçinin dışında yer alanlar marketler, toptancılar, aracılar, spekülatörler, toptancı hallerine rahat girip-çıkanlar….Ne yapmalı çiftçi: güçlerini birleştirmeli, kararlarını ortak almalı, hareketlerini-adımlarını birlikte atmalı. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, meslek odaları burada kolaylaştırıcı rol oynayabilir ve oynamalıdır da. Çiftçi kazanamazsa hangi yatırım ve teknoloji olursa olsun üretim devam etmeyecektir.
Örgütlenme olmadığında hangi koşul ve ortam olursa olsun çiftçi kazanmakta zorluklar çekecektir. Örgütlülük burada en belirleyici unsurdur. Başta kooperatifler olmak üzere çiftçi örgütlerinin pazarlama zincirinde olması gerekir. Çiftçinin tüketici lehine fiyat oluşumunda çıkar yol örgütlenmeye ve kooperatifleşmeye dayanmaktadır. Ekonomik açıdan güçlü ülkelerde kooperatifler tarımsal piyasalarda 50'ler civarında pay alırken, Türkiye'de ise bu oran 2-3 civarındadır. Dünyada kooperatifler 3. büyük sektör olarak anılırken, ülkemizde varlığı kısır tartışmalarla gündeme alınmaktadır.
Kooperatif ve üretici birliklerinde pazarlamayı bilen kalifiye bireylerin istihdamının sağlanması önemlidir. Son söz olarak burada hemen belirtmek gerekir ki, 2014 yılı Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada “Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı” olarak ilan edildi. Sürdürülebilir üretim, yoksulluktan çıkış, doğaya duyarlı üretim ve tüketici dostu üretimin yolu çiftçilerden geçmelidir. Bunun için de örgütlenme ve kooperatifçilik şarttır.