Yıl 1984. Cumhuriyet Gazetesinde başladım gazeteciliğe, birçok değerli dostlarla tanıştık.
Bir taraftan Cumhuriyet gazetesinin muhabirliğini yapıyorum. Orada haberlerim yayınlanıyor. Bu arada Seydişehir haber gazetesi çıkartıyoruz. Birde sey-tv televizyon yayıncılığı bir süre devam etti. Gerçekten çok keyifli yıllardı. Sanatçılar, siyasetçiler toplumun çeşitli kesiminden insanlar ile tanışmak, onlarla sohbet etmek bulunmaz bir nimetti. O günleri arıyorum. Ne güzel günlerdi!
Seydişehir’de faal gazetecilik yapan arkadaşlarım vardı. Ben sahaya çok çıkardım. Gazetecilik bunu gerektirirdi. Gazeteler ve gazeteciler o dönemde inanılmaz saygı görüyorlardı. Çünkü mesleklerini ayağa düşürmüyorlardı. Bugünkü sosyal medya dedikleri çöplük de yoktu. Duyduğumuz haberi teyit etmeden asla haber yapmazdık. Çünkü gazetecilik bunu emrederdi. Haber yazarken, ya doğru değilse, ya bu birilerinin işine geliyorsa, ya beni birileri kullanıyorsa, gibi soruları kendi içimizde sorgulardık. Alın terimizin dışında parayla pulla işimiz olmazdı.
Bir de bu günlere bakın!
Geriye dönüp baktığımda tam 35 yıl geçmiş. İlk günkü muhabirlik heyecanımı kaybetmedim. Protokollere girmezdim. Habercilikle ilişkilerin ölçülerini hiçbir zaman kaçırmadım. Genelde yetkilileri halkın sorunlarına dikkat çekmeye çalışırdım.
Bugün her şey çok farklı. Değişim zamanı. Ama halka rağmen nasıl olacak.
Halktan kopuk bir vaziyette nereye gidiyoruz…