whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Fabrikalar birer uygarlık projeleriydi

Alüminyum fabrikasının 1967 de temeli atıldı. 1974 yılından sonra aşama aşama bütün üniteleri devreye girerek üretmeye başladı. Türkiye’nin ilk ve tek fabrikasıydı. Sosyal tesislerinde basketbol, futbol, güreş, yüzme havuzu ve tenis kod sahası vardı. Fabrikanın sosyal tesislerinin yanı sıra işçi konutları, bütün şehirlere örnek oluşturdu. Bu endüstriyel kompleksler, Anadolu’ya modern kültürü ve çağdaş yaşamı taşıyan öncülerdi. Bahçeli konutları çevresinde her çeşitten ağaç türleri, çocuklar için oyun alanlarıyla, işçilerin konforlu bir hayat sürdürmelerini sağlayacak misafir hane lokali olarak çok yönlü planlanmış. KİT’ler Kamu İktisadi Teşebbüsleri, devletin mal veya hizmet üretmek amacıyla oluşturduğu kurumlar. Özel sektörün riskli gördüğü alanlarda devletin öncülük görevini üstlenmesi, dezavantajlı bölgelerde istihdam sağlanması, kâr amacı gütmeden insanların temel gereksinimlerinin karşılanması, tekelleşmenin önünün alınması gibi pek çok toplumsal yararı vardı. KİT’lerin geçmişi buralarda 19. yüzyıla uzanıyor. Osmanlı dönemindeki KİT’ler genelde askeri gereksinmelere yönelik. 1816’da Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası kurulmuş, öncesinde de tophane, tersane, baruthane benzeri kuruluşlar varmış. Fes Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası, Hereke Fabrikası o dönemin önemli KİT’lerinden. Binaları yıkılmadıysa şimdi sanat merkezi gibi amaçlarla hizmet veriyorlar. 1980-1990 arası dönemde küresel ekonomi politikalarının rüzgârıyla Kamu İktisadi Teşebbüsleri devlete yük olarak görülmeye başlanmıştı. İlk özelleştirme 1985’te yapıldı. Gerekçeler kadroların şişmesi, yolsuzluklar ve her nedense önlenemeyen zararlardı. Ülkenin iç ve dış borçlarını ödemek için kaynak gerekiyordu. Özelleştirilen kuruluşların büyük bir kısmı kapatıldı. 220’den fazla kamu kuruluşu satıldı: Alüminyum fabrikası işçisi ve memuruyla direndi ama 2005 yılında tüm varlıklarıyla özelleşti. Danıştay kamu lehine karar verdi ama uygulanmadı. Detaya girmeden sonuca varırsak, sadece devlet zarar etmedi, bölgedeki insanlar işsiz kaldı, hayvancılık darbe aldı.  KİT’ler, vergi ve SSK primi kaçırmıyorlardı, kaçak işçi çalıştırmıyorlardı; zarar göstererek borçlarının silinmesi için bankalarla pazarlık etmiyorlardı. Evet, bir devir bitmişti. Özelleştirmelerle çalışanların insani hayatları bitmişti. İşçi ve memurlar, hayat standartlarını yükselten bütün sosyal haklarını kaybetti.  Eskiden Alüminyum fabrika emeklisi tazminatlarıyla ev alıp maaşlarıyla geçinebilirlerdi. Onların çoğu hayatta. Yeni çalışanlar bilmiyor.
Ekleme Tarihi: 12 Aralık 2024 - Perşembe

Fabrikalar birer uygarlık projeleriydi

Alüminyum fabrikasının 1967 de temeli atıldı. 1974 yılından sonra aşama aşama bütün üniteleri devreye girerek üretmeye başladı. Türkiye’nin ilk ve tek fabrikasıydı. Sosyal tesislerinde basketbol, futbol, güreş, yüzme havuzu ve tenis kod sahası vardı. Fabrikanın sosyal tesislerinin yanı sıra işçi konutları, bütün şehirlere örnek oluşturdu. Bu endüstriyel kompleksler, Anadolu’ya modern kültürü ve çağdaş yaşamı taşıyan öncülerdi. Bahçeli konutları çevresinde her çeşitten ağaç türleri, çocuklar için oyun alanlarıyla, işçilerin konforlu bir hayat sürdürmelerini sağlayacak misafir hane lokali olarak çok yönlü planlanmış.

KİT’ler Kamu İktisadi Teşebbüsleri, devletin mal veya hizmet üretmek amacıyla oluşturduğu kurumlar. Özel sektörün riskli gördüğü alanlarda devletin öncülük görevini üstlenmesi, dezavantajlı bölgelerde istihdam sağlanması, kâr amacı gütmeden insanların temel gereksinimlerinin karşılanması, tekelleşmenin önünün alınması gibi pek çok toplumsal yararı vardı. KİT’lerin geçmişi buralarda 19. yüzyıla uzanıyor. Osmanlı dönemindeki KİT’ler genelde askeri gereksinmelere yönelik. 1816’da Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası kurulmuş, öncesinde de tophane, tersane, baruthane benzeri kuruluşlar varmış. Fes Fabrikası, Bakırköy Bez Fabrikası, Hereke Fabrikası o dönemin önemli KİT’lerinden. Binaları yıkılmadıysa şimdi sanat merkezi gibi amaçlarla hizmet veriyorlar.

1980-1990 arası dönemde küresel ekonomi politikalarının rüzgârıyla Kamu İktisadi Teşebbüsleri devlete yük olarak görülmeye başlanmıştı. İlk özelleştirme 1985’te yapıldı. Gerekçeler kadroların şişmesi, yolsuzluklar ve her nedense önlenemeyen zararlardı. Ülkenin iç ve dış borçlarını ödemek için kaynak gerekiyordu. Özelleştirilen kuruluşların büyük bir kısmı kapatıldı. 220’den fazla kamu kuruluşu satıldı: Alüminyum fabrikası işçisi ve memuruyla direndi ama 2005 yılında tüm varlıklarıyla özelleşti. Danıştay kamu lehine karar verdi ama uygulanmadı.

Detaya girmeden sonuca varırsak, sadece devlet zarar etmedi, bölgedeki insanlar işsiz kaldı, hayvancılık darbe aldı. 

KİT’ler, vergi ve SSK primi kaçırmıyorlardı, kaçak işçi çalıştırmıyorlardı; zarar göstererek borçlarının silinmesi için bankalarla pazarlık etmiyorlardı. Evet, bir devir bitmişti. Özelleştirmelerle çalışanların insani hayatları bitmişti. İşçi ve memurlar, hayat standartlarını yükselten bütün sosyal haklarını kaybetti.  Eskiden Alüminyum fabrika emeklisi tazminatlarıyla ev alıp maaşlarıyla geçinebilirlerdi. Onların çoğu hayatta. Yeni çalışanlar bilmiyor.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.