Sanki her şeye hasretiz. Hayatın lezzetini kaybettik belki de!
Şu sosyal paylaşım sitelerinin sayfaları bizleri bozdu.
Bakın her kes bağırıyor. Nerede bu belediye? Nerede bu yetkililer vs. diye!
Hâlbuki temizlenmiyor dediğin yollar sokaklar caddeler belediye ekiplerince temizleniyor. Yani hiçbir şeye doymuyoruz! Birkaç gün arabana binmesen ne olur?
Diyeceğim o dur ki! Ne lapa lapa yağan karın tadı kaldı, ne yağmurun. Çorbanın da tadı yok. Tüm aile aynı kaptan yer içer aynı lezzeti bir başka paylaşırdık. Koptuk birbirimizden. Misafir bile evler de ağırlanmıyor. Geçti o hoş sohbetli günler! Komşu komşuyu bile sormuyor.
Hey gidi günler hey! Nerede kaldı o hayatlar. Televizyon yokken radyoydu en büyük zevkimiz, elimiz işte kulağımız radyoda olurdu. Elektrik olmadığı için pil biter korkusuyla fazla da dinleyemezdi. O tatlı müzik sesi ve ya bir haber yarım kalırdı. Günümüzde dijital çağ dediğimiz hayata bak be!
Televizyon ve bilgisayarın icadı hepten keyfimizi kaçırdı.
Ya cep telefonları. Genci yaşlısı elden düşürmüyor. Cep değil sanki el telefonu.
“Bel telefonu” diyeni de duydum. Yanımda bir vatandaşımız torununa telefonda bağırıyor oraya vardığında beni belden ara! Sanki esprili bir laf! Bayağı güldüm.
Sonra döndü bana Enver ağam ne günlere kaldık değil mi! Eskiden yükseğe çıktım mı çocuklara bağırırdım. Çifti bırakın öküzler yayılsın gelin yemek yiyeceğiz dedim mi duyarlardı. Şimdi şu oyuncaklara kaldık bunun icat edenler bizim Türkler mi?
Bundan sonraki yaşamlarımız daha beter olabilir mi? Valla belli olmaz!
Bir Romanda okumuştum. Yazar Fransa da iken general de Gaulle ile bir röportajında daktilo, telefon ve radyoyu gösterip “Bunları birleştirecekler” demiş. Had da bir endişesini de ifade etmiş.
İne vizyonlu bir yaşam biçimi yani yapay zekâ! Zaten şimdiden başladı şehirler kaybolup köyler yok oluyor. Fırından buzdolabına kadar her şey cepten kumanda edilecek. Hamburger programlayıp lahmacun yiyeceğiz belki? Evet, evet. TV. Reklamlarında görüyoruz zaten! Anahtarlar olmayacak, kapınız sizi tanıyıp kendiliğinden açılacak, açılmayacak belki de. Giyim kuşam reflektörlü, rezistanslı olacak. Velhasıl daha beteri, yapay zekânın bize kumanda etmesidir ki fazla uzak değiliz. İnsan artık bağımsız değildir. Mahkûm demektir. Peki, bu yapay zekâyı da yöneten kimler? Hangi ülkeler? Şimdi soruyorum.
Sanal bir evren oluşturuluyor!
İnsanlığımızın üzerinden bağımsızlığımızı kayıp mı edeceğiz? Bu hayata mahkûm mu olacağız?
Hey gidi günler hey!