Televizyon kanalları sanat kültür edebiyattan yoksun, gerçek hayat hikâyelerinden uzak, uydurma, dizileri uzattıkça uzatan lüzumsuz yayınlarıyla halkı kandırmaktan başka bir amaca hizmet etmiyor. Birçok kanalda şiddet içeren, birçoğunda güneydoğunun aşiret kültürü ve geleneksel yapısı üzerine oturtulan diziler, köşk, saray ev görünümleriyle bir kalıp içerisine oturtulmuş çağ dışı yaşamlar sunulmaya çalışılıyor. Sanki çiftlik ağaları veya patronlar oluşturuyor. Ahlaksız yayın içerikleri ise aile kültüründen çok uzak bir yayın sergileniyor. Bu filmlere konu olan holding sahipleri ne iş yapıyor bunların gayri meşru kazançları nerden geliyor ben tahmin edebiliyorum. Ülke ekonomisine nasıl bir katkı sunduklarını dizinin sonuna kadar öğrenme şansınız yok. Tek bilinen kazanılan paranın sınırsız olduğu. Buna izin veren kültür bakanlığı aile bakanlığının görevleri nelerdir sormak gerekir. Sanki ağalık yâda köle zamanlarını anımsatan bir saray konut yapısıyla gösterim yapıyorlar. Mafya içerikli ve baştan sona şiddet içeren diziler. Ellerinde silahlar ve önüne geleni öldürüyorlar. Devleti konu alan dizilerde ise kanunsuzluk pompalanıyor. Pekiyi! Size sorarım? Devlet elinde silahlarla adam öldürür mü? Maalesef bizim dizilerde öldürüyor! Toplumu germekten başka amaçları yok. Aynı mekânlarda kalan aile yaşamına baktığınızda kimin ne yaptığını anlamakta zorlanıyorsunuz. Dahası o yaşamı anlatmak bile zor geliyor. Ahlaksızlık almış başını gidiyor. Bu tam anlamıyla iğrençlik. Aşk da değil! Çünkü ‘aşk’ bir insanın diğerine duyduğu kuvvetli sevgidir ve içinde asla ihanet yoktur. Şu yemek ve sağlık programlarına ne demeli? Doktorluk mesleği magazinleşti mi acaba? Burada anlatmak istediklerim yorumlara açık! İlgili kurumlar ise konunun takipçisi olmalı diyorum! Gelir bakımından çarpıklaşmış hayatları düşünürsek bu filmler sanırım kötü örnek olur. Sonrası ise toplumun aile hayatları yıkıma doğru gider. Zaten de öyle olmuş!