Milli ve dini bayramlarımızı yıllardır kutluyoruz. Milli bayramlarımızı yüz yıldır, Dini bayramlarımız da yüz yıllardır kutlanmaktadır. Her ikisi de özel günlerdir. Bayramların maksadı, yüzyıllardır süre gelen gelenek ve göreneklerimiz değil, kimisi inancımız gereği diğeri de ülke insanımıza armağan edilmiş yurt kurmanın oluşturduğu milli sevinçtir.
Şimdi ise kurban bayramını kutlayacağız. Kalmadı eski bayramlar, nerede o eski bayramlar diyenlerinizi duyar gibiyim. Değişen ne oldu peki hiç düşündünüz mü?
Bayramların adı aynı, her yıl tekrarı aynı, insanların gücü nispetinde kurban keserek, olanın olmayanla, kurbanını paylaştığı Kurban bayramıdır.
Öyle mi oluyor acaba? Cevabı hepimizin malumu, değişen insanlar, kişilikler, doyumsuzluk ve rahata düşkünlüğün bitmek bilmeyen beklentileri.
Çünkü büyüklerin ziyaret edilip ellerinin öpüldüğü, küçüklerin sevindirildiği, yoksulların düşünüldüğü ve insanların insani yönüne değer kattığı bu özel günlerin yarattığı fırsatlar, bin bir türlü mazeretlerle günümüzde sıradanlaştırıldı.
Ne hikmetse, tatile gitme, kafa dinleme, sözde huzur arama fırsatları hep bu günlerde akla geliverir.
Dolayısıyla, büyüklerin ziyareti, küçüklerin bayram sevincini hissederek, gelecek nesillere taşıma gibi misyonları, başka baharlara ya nasip haline dönüştü.
Yıllık et istifleyen başka bir kesim de cabası.
Bunlarda kurbanı kendileri için kesen doymak bilmeyen açgözlü insanlar.
İşi ticarete döken simsarlar azımsanmayacak hal aldı.
Yok derisi, yok bağışı daha bir sürü ticaret kurtları.
Bayramlarımız da eski kıymetini zaman içerisinde yitirdi.
Neyse; Bayramların bayram gibi yaşandığı, küslüklerin, kavgaların savaşların yerini barışların alması dileğimle tüm halkımızın Kurban bayramını içtenlikle kutluyorum.