Sanatçı Selda Bağcan’ın şarkısıyla başlayayım.
Yaz gazeteci bi' haksızlık varsa
Yaz gazeteci birisi çalarsa
Yaz gazeteci birisi susarsa
Yaz gazeteci birisi yanarsa
Günümüzde kimse kimseyi dinlemiyor. Anlatılanları anlamak bile istemiyor.
Çaresiz insanların yardımına koşmayı yarasına merhem olmaya çalışan, güzel insanlardan kaldı mı? Hak kaybına uğrayan insanlar toplumun büyük bir kesimini oluşturuyor. Herkes içini anlatmak istiyor? Anlatılanları anlayan var mı? O zaman derdini mi söylemek istiyorsun? Dağa taşa, ağaca, anlat; kâğıda dök içini. Hatta kendi kendinle bağıra bağıra konuş. Kimse sana aklını kaybetmiş demez! Günümüzde insan halinden anlayanlar o kadar azaldı ki bulasın? Kimsenin kimseye de tahammülü kalmadı. Dost kara günde, zor anlarda belli olurmuş derler ya! Dost bildiklerimiz derdi görünce kaçıyor. Çözümsüzlük almış başını gitmiş sadece teselli ediyorlar. Siyasilere bir bakın! Sanki icra makamı değil rica makamı. Samimiyetsizler! Seni dinlemiyorlar bile. Pekiyi! Dost dediğin insanlar nerede? Dostluk fedakârlık içeriyor. Arkadaşına zaman ayırmayandan, emek harcamayandan dost olmaz. Dost dediğin her şeye rağmen iyi günde kötü günde yanında olandır. Zor anları görünce kaçmayandır göğüs gerendir birlikte ağlayan birlikte gülendir. İnsanlar kime dertlerini anlatsın ki!
Yaz öldürülen tüm kadınları
Yaz tartamayan koca kantarı
Yaz görüp yine de susanları
Yaz kararıp giden yarınları
Yaz kara gecelere ışık ol
Yaz derdi olana bi umut ol
Yaz sesi çıkmayanın sesi ol
Gel hele, gel beri, ver eli, oynat şu kalemi
Mesele el ele, dil dile yürümek ileri
Gözünü karartıp, karanlıkta yak meşaleyi
Ona ne, buna ne, yaz yeter ki tüm gerçekleri
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz