Dünyanın neresine bakarsak bakalım büyük bir değişim var. Çok büyük olayların birkaç saat sonra haber değeri kalmıyor çünkü anında yerine yenileri geliyor.
O alışık olduğumuz ilişkiler kalmadığı gibi meslekler, etik kurallar kalmadı. Doğru bildiklerimiz yanlış oldu sanki!
Değişim olmalı elbette! Ama böyle değil. Zamana ayak uydurmak lazım ama bu şekilde değil. Şahsen ben kabullenemiyorum. Çocuklarımız yarış atına döndü. İnsan bir ekmek için el kapılarında sürünüyor. Yaşamın tadı tuzu kalmadı.
Sermaye kesimi bizlere hayatın para olduğunu dayatıyor. Kapitalist sistem dünyanın çılgın değişimleri karşısında çürümeye başladığını astroloji bilim adamları sürekli söylüyor. Uzaydaki değişimlerin yeryüzüne yansıması bu çürümüşlüğü ortaya çıkarıyor. Öyle ki, yoksul ülkeleri sömürüye çevirdiler. Sürekli ölmeyi öldürmeyi dayatıyorlar. Ne kadar savaşlar çıkarırlarsa çıkarsınlar bir süre sonra bir devrin kapanışı olurken yeni sistem oturana kadar doğum sancıları çekmemiz de doğaldır.
Uçan arabalar, yapay zekâlar, yapay etler derken bir de bakmışız ki bambaşka bir âleme doğru gidiyoruz.
Hayatımızda teknoloji ve değişim hızla değişirken bir yandan da insan sağlığının gün geçtikçe kötüye gittiğini görüyoruz. Sağlık sorunları, ekonomik dertler, zorlu koşullar derken birde bakmışız devrim olur, dünya döner devran değişir…
Hayat bu, hep iyi veya kötü olmaz. Bu bir dengedir. Acı tatlı değil mi yaşam?
Acıları yaşayan insanlar tatlı zamanları da göreceklerdir!
İşte hayat bu. Hep öyle olmadı mı?