Atatürk’ün cumhuriyet konusundaki görüşlerine geçmeden önce “cumhuriyet” kavramının ne demek olduğuna kısaca değinmekte yarar vardır. Cumhuriyet kelimesini kavram olarak ele aldığımızda çok değişik açıklamaları verilmektedir. Ancak, cumhuriyet kelimesi dilimize Arapça “cumhur” kelimesinden gelmektedir. Dolayısıyla Arapça’da “cumhur” kelimesi halk, ahali, büyük kalabalık anlamına gelir; toplu bir halde bulunan kavim yahut millet demektir. Cumhuriyet tanımlamaları şöyle sıralanabilir: Osmanlıca-Türkçe Sözlük’te cumhuriyet, seçilmiş bir başkanın başında bulunduğu devlet idaresidir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde cumhuriyet, ulusun egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet şeklidir ki, biz bunu benimsemiş bir milletiz. Hem başımızda bir lider olmasını hem de bu lideri kendi kendimize seçmemiz, tam olarak bizim yani Türklerin bir karakteri olmuştur.
Türk Milleti asırlar boyunca kendi hâkimiyetini, kendi iradesini kullanmasına mani olan monarşi, oligarşi gibi rejimlerin acılarını çekmiş ve sonunda kendine en uygun yönetim şeklinin cumhuriyet olduğunu görmüştür. Cumhuriyet yönetiminde egemenlik bütünüyle millete aittir. Dolayısıyla, millet bu egemenliğini, kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanmaktadır. Atatürk kuracağı cumhuriyetin ülkesini doğal ve tarihsel gerçeklere dayanarak kurmuştur. Dolayısıyla Anadolu halkının yapısını gözden uzak tutmamıştır. Anadolu halkının arasındaki tüm ırksal, sınıfsal ve düşünsel ayrılıklara karşı çıkarak çizilen sınırlar içerisinde kendini Türk olarak kabul eden herkesi vatandaş kabul etmiş ve hepsine eşit değer vermiş ve ayrıcalıklı davranmamıştır. Yaklaşık beş altı yüzyıllık bir imparatorluğu kaldırıp, yerine yepyeni bir devlet kurmak oldukça zordu. Böyle bir devleti kurarken en büyük ıslâh cumhuriyetçilikti.
Atatürk, cumhuriyet rejimi için yeni bir hukuk düzeni olması gerektiğini düşünmüştür. Çöken bir imparatorluğun yasaları ile cumhuriyeti yürütebilmek de mümkün değildir. Bu nedenle, yeni rejim kendi anayasasını ve yasalarını getirmeli ve böylece kendi hukuk düzenini kurmalıdır. Atatürk, cumhuriyeti her zaman demokrasi kavramı ile beraber ele almıştır. O’na göre cumhuriyet, demokrasi ile yönetilen devlet biçimidir. Dolayısıyla Atatürk cumhuriyetin tanımını bile demokrasi ile yapacak (Atatürk’ün sözlerinden görüleceği gibi) derecede iki kavramı yan yana ele alırken, biçimsel olarak kurulan cumhuriyet düzeninin yanı sıra demokratik bir rejime de zamanla aşama aşama geçilmesini istemiştir.
Büyük önder Atatürk’ün Türkiye devletini kurarken yaptığı en önemli devrimlerden biri de Cumhuriyet rejimini kurmasıdır. Mutlakiyetle yönetilen Osmanlı’da bile bir süre sonra padişaha yardımcı olsun diye bir danışma meclisi kurulmuş böylece mutlakiyetten meşrutiyete geçilmiş, padişahın yetkileri tam olarak kısıtlanmasa bile Cumhuriyet rejimine geçişte meşrutiyetin etkileri olmuştur.
Kurtuluş Savaşı döneminde Avrupa devletlerinin işgaline uğrayan Türkiye, kurtuluşunu büyük önder şu sözlerle belirtmiştir: “Tek bir egemenlik var o da milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır.”
29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyeti ilan etti, savaş günlerinin yarası Cumhuriyetin ilanı ile sarılmaya başlandı. Cumhuriyet yurttaşların seçme ve seçilme haklarının olduğu bir yönetimdir. Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin yönetilmesidir. Cumhuriyet yönetiminde söz milletindir. Cumhuriyeti korumak, kollamak ve yaşatmak her yurttaşın görevidir. Ulu önder bu görevi yeni nesillere şu sözleriyle vermiştir. “Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.”
Cumhuriyetimizin 94.yılı kutlu olsun.