whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Hoş görülü insan olmak

Büyük gönül insanı Hazreti Mevlana ne de güzel söylemiş. “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Bu hikmetli sözden binlerce mânâ çıkartmak mümkündür. Ansiklopedi dolusu yorumlar yapılabilir. Tabi, bu yorumu işin ehli yapmalıdır. Her önüne gelen bu sözleri yorumlamamalıdır. Seydişehir’in kaybettiği hususlardan birisi de bu olmalı. Dün olanı bugün ve yarın irdelemekte üzerimize yok. Dün olan iyi bir şeyi konuşup rehavete kapılırken, kötü bir şeyle de hep moralimizi bozuyoruz. İyi şeyleri görmenin, iyi şeyleri düşünmenin ve onların peşinde koşmanın, insana yakışan büyük bir erdemliliktir. Âlemlerin Sultanı Hazreti Muhammet bir gün sahabesinden bir kaçı ile birlikte yürürken, yol kenarında bir köpek leşine rastlar. İçlerinden bazıları “ne kadar iğrenç görünüyor. Şu pis kokusunu duymayan yoktur içimizde öyle değil mi” sözlerini fısıldanır. Bu sözleri duyan peygamber ise onları en kibar ve zarif üslubu ile üzeri kapalı bir şekilde uyararak “Ne de güzel dişleri var” der. Biz böylesine büyük bir peygamberin bize öğrettikleriyle edeplenmeliyiz. Olaylara ve kişilere pozitif bakarak birçok şey kazanacağımız gibi, ruhumuzun da tatmin olduğunu görecek, sevgi ile mutlu yarınlara ulaşmanın daha kolay olduğunu bileceğiz. Gözünü dört açan, çalışkan, hoş görülü, müspet düşünen insanların yaşadığı bir şehir olmamız gerekmez mi? Böyle düşünen insanların bulunduğu yerde, kavga, dedikodu, iftira ve buna benzer diğer çirkinlikler olmaz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir hoşgörü sözünü aktarmadan edemeyeceğim. Atatürk İzmir’in kurtuluşunda halkın coşkun gösterileri arasında kalacağı evin önüne gelince, kapının önüne serilmiş bayrağı görünce durdu: Bu, ipekten kocaman bir Yunan bayrağı idi. Üzerine basılarak geçilecek bir yol halısı gibi serilmişti: Kapıdaki kalabalık halk yalvarıyordu: – Buyurunuz, geçiniz. Bizim öcümüzü alınız! Yunan Kralı, bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin. Bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir. Atatürk, o yerde serili bayrağın önünde, bulunduğu noktada kaldı. Çevresindekilere tatlılıkla baktı. -O, geçmişse hata etmiş. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar edemem. Bayrağı yerden kaldırttı, bembeyaz mermerlere basarak içeri girdi. Olumlu düşünme ve hoşgörü bizim 4000 yıllık kültürümüz ve yaşam biçimimizdir. Artık olumlu düşünme zamanı… Olumsuz düşünüp düşmana fırsat vermeyelim.
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2017 - Pazar

Hoş görülü insan olmak

Büyük gönül insanı Hazreti Mevlana ne de güzel söylemiş. “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.” Bu hikmetli sözden binlerce mânâ çıkartmak mümkündür. Ansiklopedi dolusu yorumlar yapılabilir. Tabi, bu yorumu işin ehli yapmalıdır. Her önüne gelen bu sözleri yorumlamamalıdır.

Seydişehir’in kaybettiği hususlardan birisi de bu olmalı. Dün olanı bugün ve yarın irdelemekte üzerimize yok. Dün olan iyi bir şeyi konuşup rehavete kapılırken, kötü bir şeyle de hep moralimizi bozuyoruz. İyi şeyleri görmenin, iyi şeyleri düşünmenin ve onların peşinde koşmanın, insana yakışan büyük bir erdemliliktir.

Âlemlerin Sultanı Hazreti Muhammet bir gün sahabesinden bir kaçı ile birlikte yürürken, yol kenarında bir köpek leşine rastlar. İçlerinden bazıları “ne kadar iğrenç görünüyor. Şu pis kokusunu duymayan yoktur içimizde öyle değil mi” sözlerini fısıldanır. Bu sözleri duyan peygamber ise onları en kibar ve zarif üslubu ile üzeri kapalı bir şekilde uyararak “Ne de güzel dişleri var” der. Biz böylesine büyük bir peygamberin bize öğrettikleriyle edeplenmeliyiz.

Olaylara ve kişilere pozitif bakarak birçok şey kazanacağımız gibi, ruhumuzun da tatmin olduğunu görecek, sevgi ile mutlu yarınlara ulaşmanın daha kolay olduğunu bileceğiz.

Gözünü dört açan, çalışkan, hoş görülü, müspet düşünen insanların yaşadığı bir şehir olmamız gerekmez mi? Böyle düşünen insanların bulunduğu yerde, kavga, dedikodu, iftira ve buna benzer diğer çirkinlikler olmaz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir hoşgörü sözünü aktarmadan edemeyeceğim. Atatürk İzmir’in kurtuluşunda halkın coşkun gösterileri arasında kalacağı evin önüne gelince, kapının önüne serilmiş bayrağı görünce durdu: Bu, ipekten kocaman bir Yunan bayrağı idi. Üzerine basılarak geçilecek bir yol halısı gibi serilmişti: Kapıdaki kalabalık halk yalvarıyordu:
– Buyurunuz, geçiniz. Bizim öcümüzü alınız! Yunan Kralı, bu evden içeri, bizim bayrağımıza basarak girmişti. Siz lütfedin. Bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir.
Atatürk, o yerde serili bayrağın önünde, bulunduğu noktada kaldı. Çevresindekilere tatlılıkla baktı.
-O, geçmişse hata etmiş. Bir ulusun bağımsızlık simgesi olan bayrak çiğnenmez. Ben onun yanlışını tekrar edemem.

Bayrağı yerden kaldırttı, bembeyaz mermerlere basarak içeri girdi.

Olumlu düşünme ve hoşgörü bizim 4000 yıllık kültürümüz ve yaşam biçimimizdir. Artık olumlu düşünme zamanı… Olumsuz düşünüp düşmana fırsat vermeyelim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.