Şunu hep biliyoruz ki! Türkiye’de okuma alışkanlığının çok az. Yapılan bir araştırmada insanoğlunun ihtiyaçlar konusunda kitap 325’nci sırada yer almış.
Her 3-4 köşe yazımın birisinde kitap ve okuma alışkanlığından söz ederim. Okuma kültürünün gelişmesi açısından her şehirde olduğu gibi ilçemizde de devlet ve belediye kütüphaneleri ile özel kütüphanelerin bulunması gerekir. Bırak diğerlerini devlet kütüphanesinin akıbeti belli değil inşaat çalışmaları sürüncemede. Geçmişe baktığımda ise devlet kütüphaneleri öğrencilerin ödev yapma yeri gibi kullanılıyor. Yani kültürden uzak bir eğitim anlayışı.
Seydişehir kamuoyuna baktığımda ise kitap okumamak için zaman yokluğundan mazeret ediliyor. Maddiyat ön plana çıkarılıyor. Bunu söyleyen insanlara baktığımda ise kahvehanede oyun oynamaya zaman buluyorlar. Tıpkı sigara almaya para buldukları gibi. Ancak kitap okumaya bulunamıyorlar.
Japonya ve Türkiye arasında bir örneklemede Japonlar koltuk altlarında kitap taşırlar. Metro’da, parkta, her fırsat buldukça kitap okurlar. Japonya’da bir kişi altı kitap okurken, bizde altı kişi bir kitap okuyor. Amerika Birleşik Devletlerinden sonra internet ve televizyon başında zaman geçirmede dünyada ikinci sıradayız. Yakında birincilik koltuğuna otururuz gibi geliyor.
Okumama alışkanlığının bedelini çok ağır ödüyoruz. Okuyan insan düşünür, düşünen insan düşündüklerini hayata geçirmeye çalışır. Okumamanın, araştırmamanın bedelini kavgalarla buna bağlı ölümlerle ağır ödüyoruz. Biz, kitap ve okur fakiriyiz. Bu ülkenin okumaktan başka çıkar yolu yoktur. Söylenecek çok şey var amma velakin bu kadarı vesselam.