Seydişehir’de Seyyid Harun Veli etkinlikleri düzenlendi. Bu etkinliklerde ayrıca Beyşehirin kurucusu Eşrefoğlu hakkında da geniş bilgiler verildi. Katılabilenler büyük iki zad hakkında yeni bilgiler öğrendiler. Bu önemdeki en kapsamlı bilgiyi ise Selçuk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Muşmal ve araştırmacı yazar Fatih Babaoğlu, Seyyid Harun Veli’nin yaşamını yazdıkları ‘Seyyid’ Sultan ve Beğ adlı romanı oldu. İnşallah bizde bu iki üstadın yazdığı romanlardan yazı dizisini önümüzdeki günlerde sitemizin kültür sanat bölümünde haftalık olarak yayınlayıp okuyucularımızı bilgilendireceğiz.
Doç. Dr. Hüseyin Muşmal, Seydişehir’in kurucusu Seyyid Harun Hazretleri ile dönemin Eşrefoğlu Beyi Mehmet Bey Anadolunun bu topraklarına gelerek yepyeni iki kardeş şehir kurduklarını kitapda geniş yer verdiler..
Muşmal ve Babaoğlu yazdıkları kitabında, 700 yıldır beraber olan Seydişehir ve Beyşehir siyasi, idari, kültürel ve ekonomik anlamda birleşmelerine adım atarak ekonomik birlikteliklerinin geliştirilmesine dikkat çektiler.
Yazarlarımız Seyyid Harun Veli hazretleri ile Eşrefoğlu Mehmed Bey’in şahsında birbirlerine şehir ismi veren dünyada başka örneğinin olmadığını dile getirerek iki kardeş şehir olduğunu söylediler.
Seydişehir ve Beyşehir isimlerinin ise nasıl ortaya çıktığını şu sözlerle ifade ettiler, Seydişehir’den yola çıkacaklarında Seyyid Harun Veli Hazretleri yanlarına geldi. Beğ atından inecekti ki müsaade etmedi. Atın gemlerinden tutarak atın yelesini okşadı: “Eşrefoğlu” dedi: “Yolun açık olsun. Beğ oğlu beğ olduğunu ispatladın. Bundan böyle senin diyarın adı beğlere yakışan şehir olsun. Beğşehri olsun.” Bundan dolayı gayet hoşnut olan Mehmed Seyyid Harun’a mukabele ederek: “Eyvallah Seyyid Sultan” dedi: “Madem böyle buyurursun. Bu mülkün ve toprakların da adı acun döndükçe seninle bir anılsın. Gayrı buranın adı Seydişehri olsun. Doğrusu çok etkileyici oldu.
Önümüzdeki günlerde seri şekilde geniş yazıları yayınlayacağız…….!
Kısa Öz Olarak;
Seyyid Harun (d.? / ö.1320)
Konya'nın Seydişehir ilçesini kuran büyük bir velidir. Horasan bölgesinde doğmuş olup doğum tarihi belli değildir.Zamanın âlimlerinden ilim tahsil etmiş, amcasının vefatı üzerine Horasan bölgesinin emirliğine getirilmiştir
Bu görev sırasında büyük babası Harun Keramet'in ve amcasının kabrini sık sık ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinden birinde hatiften şöyle bir ses duydu:"Ey Harun! Rum diyarına çık. Karaman ilinde,Küpe Dağı'nın doğu eteklerinde bir şehir kur.O şehrin halkı salih ola. Şaki olanın sonu hayırlı olmaya" diyordu
İlçenin kuruluşu ile ilgili Osmanlı salnamelerinden alınan bilgiler doğrultusunda, Seyit Harun Veli Horasan'dan Konya'ya intikal etmiş, Konya' dan da önce İlçeye bağlı bugünkü Ortakaraören (Karaviran) kasabasına gelmiş ve tarihi izler bırakarak, Seydişehir İlçesinin bulunduğu mevkiye intikal etmiştir. Bu esnada Seydişehir'de hiçbir yerleşim birimi yok iken, Seyit Harun Veli, önce kurmayı tasarladığı şehrin Kal'a (Kale Duvarı) kapılarının inşasına başlamak üzere, iskan bölgesinin etrafını yüksek duvarlarla çevirmiş ve sonra da Seyit Harun Camii'nin inşasına başlayarak 1310 yılında camii ibadete açılmıştır
Bu camii , külliye şeklinde hamamı ve diğer müştemilatı ile imar edilmiştir. Bu külliyede Seyit Harun Türbesi (1320) Halife Sultan Türbesi (Seyit Harun Veli'nin kızı) (1367) Rüstem Bey ve Sultan Hatun Türbesi (Turgutoğulları Soyundan Rüstem Bey, kızı ve oğulları) bulunmaktadır
Seyyit Harun Camii’nin inşaatına ait herhangi bir tarih kitabesi bulunmamakla birlikte , şimdilik elimizde tek kaynak olan "Menakıb-ı Seyyid Harun-ı Veli" adlı yazma eserden, camiinin Seyyid Harun tarafından, onun ilahi bir ilhamla bir şehir kurmak üzere buraya geldiği yıllarda yapıldığı anlaşılmaktadır
Seyyid Harun Veli Hazretleri hastalandı ve hastalığı giderek ilerledi. Talebelerine ve yakınlarına: "Ey yarenlerim! Artık biz ahirete gidiyoruz. Öldüğümde beni ibadet yerim olan buraya defnediniz. Üzerime de bir türbe yapınız. Hepiniz hakkınızı helal edin" deyince herkes ağlayarak gözyaşlarına boğuldular. Harun Veli Hazretleri, Kelime-i Şahadet getirerek hicrî 720 (m.1320) yılında ruhunu teslim etti.