Biz Seydişehirliler olarak en temel özelliğimiz tembel oluşumuzdur. Yani iş görmeyi, çalışmayı sevmeyen, çaba göstermeden yaşamak isteyen bir kesimiz.
Özellikle Alüminyum fabrikasının kurulmasından sonra hep rahata alışmışız. Oturduğu yerden yaşamını idame ettirme keyfi yaşamışız. Alüminyum fabrikasına kapağı atmak için kimimiz leblebi tezgâhlarını kapamışız. Kimimiz çiftçiliği, kimimiz hayvancılığı, kimiz sanatkârlığı bırakmışız. Deyim yerindeyse Devletten para akmıştır. Hazır para sayesinde bolluk ve iş gücü arayışı olmadığından dolayı da tembellik hastalığı Seydişehir’i iyice yerleşmiştir.
Kamu ekonomisinden serbest piyasa ekonomisine geçtikten sonra Devlet bize eskisi gibi çalışmadan bol keseden vermiyor. Yatırım yapalım, yeni iş sahaları açalım demeyen dedelerimiz, hazır tarlaları, bağı, evi, damı satarak, yemiş içmiş ve çalışmadan yaşamaya devam etmiştir. Etmiştir etmesine de bugün artık çalışmadan ehli keyf olarak yaşamak imkânsızdır. Bugün bunun faturası siyasilere kesilmek istenmektedir. Asıl fatura dedelerimize ve bugün bize kesilmelidir. Biz halen çalışmadan, üretmeden, katma değer sağlamadan bir yerlere gelmek istiyoruz. Ama avucumuzu yalarız.
Kredimizi tükettik. Seydişehir yıllardır manevi bir destek ile sağlanan krediyi son kuruşuna kadar kullandı. Artık üretmemiz lazım, çalışmamız lazım. Etrafımızdaki ilçelere bak bize göre büyük avantajı öyle değil mi?
Eminim yine siyasi çevrelere fatura keseceksiniz ve suçu tamamıyla onların sırtına saracaksınız. Ama kazın ayağı öyle değil.
Sonuç; kabahati kendimizde arayıp, çalışmaya başlamak zorundayız. Yani tarlalarımıza dönelim. Çiftimizi çıbığımızı yeniden düzelim. Bağlarımızı yeniden yeşertelim. Ahırlarımızı yapıp hayvan besleyelim. Şehirlerde ise ticaret erbaplarımız birikimlerini üretim mahalli yatırımlara yönelsin. Gençlerimiz kahfe köşelerinde oturup günlerini tüketmesinler bir şeylerle uğraşsınlar. Top yekûn kalkınma hamlesi başlatalım. Yöneticilerimiz de devletin sırtından bol kese dağıtmasın onları çalışmaya bir şeyler yapmaya zorlasın. Yoksa tren kaçar, benden söylemesi…