Bazen kırılmış bir yapraksındır sonbahar da rüzgarla savrulan
Erken bastıran kışa veda edemeyen kuşların ölüm kokan gözleridir gözlerin
Ve her şeye rağmen yaşamaya, yaşatmaya mecbursundur yarınlar uğruna !
Bir hasretlik , bir telefon , bir cümle , yollar, yolculuklar, sabah , vuslat,
Bayram telaşı , öpülen el, dokunulan yara, bukağılar , yutağından akan bey dağı zirvesi.
Dingin dağlar, hırçın dalgalar ve tenimizde sarhoşluk okyanusu…
Ve Şiir konuşur
Şair yakar kendini !
Gök yüzü kahrolur çığlıklarından
Temmuz bulutlarını örter üzerine
Çakıl taşları sunaklar bırakır gece yarısı yutağına
Ve soluksuz uyumadan uyandığın nefesi içersin kanatarak dudaklarını…
Avuç içi çizgilerin emaresi iken yaşanmışlıkların, kum zerreciklerinin kalbini kanatan gülümsemene gizlersin martıların sesini
Ve sonralar sonrasızdır artık …
Kimi zaman binde bir yaşama umuduyla yürüyen karettasındır siyah beyaz bir kumsalda…
Kimi zaman çocuğunun büzüşen dudağından dökülen “anne seni çok özledim ! ” cümlesidir seni hayata tutunduran…
Kimi zaman bir dostun ansızın çaldırdığı telefonun kulağında ki sesidir odanın penceresinde perdeni açtıran…
Kimi zaman tek kişilik yalnızlığa çevirdiğin anahtardır çelik kapıyı umuduna bağlayan…
Kimi zaman kenttin hengamesinden henüz oturmadığın bir banka yürüyeceğin yoldur seni sabahına uyandıran…
Kimi zaman kalbinin gitmesine razı gelmediği için istemsiz dökülen bir damla gözyaşıdır peronda seni umutlandıran…
Hayat !
Bilirsin ve bilmek acı verir
Ve buna rağmen yürürsün inatla yarınlara !
İçinden geçtiğimiz dönem gerçekten hem çok sancılı hem çok acılı bir dönem, bunu biliyoruz ve herkesin yaşama kendini müdahil etmesi gerektiğinin bilinciyle…
Bayramınız bayram ola !