Bilinmelidir ki; başkalarının izinden yürüyenlerin "ayak izi" olmaz. Çocuklarımızın gelecekte onurlu insanlar olarak yaşamalarını istiyorsak eğer, mutlaka kendi "ayak izimizi" yaratmak zorundayız.
Küreselleşme süreci eğer bu şekilde devam eder, değerlerini pazarlayamayan, cesaretsiz ve kıytırık politikalar üretmeyi sürdürürsek, çok değil bundan birkaç asır sonra bile, bizim çocuklarımız “kendi babalarının ayak izini” bulmakta gerçekten çok zorlanacaklardır.
Son zamanlarda; “küreselleşme” ya da başka bir deyimle “globalleşme” kelimesini; yazılı ve görsel basında, okulda, iş yerinde, sokakta ve sohbetlerde herkesin dilinden düşürmediği popüler bir sözcük olarak sürekli işitiyoruz.
Çağımızın zengin ve güçlü ülkeleri; refahı, zenginliği ve teknolojiyi globalleştirmek yerine, maalesef başka ülke insanlarını kendilerine benzetmek gibi; Dünya yaşamını renksiz, tekdüze ve zevksiz hale getirecek anlaşılmaz bir saldırı içine girdiler. Tek bir dünya yaratmak istiyorlar.
Bilim adamı, sanatçı ya da akademisyen yetiştiremeyen, hiçbir alanda marka üretemeyen, kendi yaşantısı ve kültüründen ortak insanlık değerlerine herhangi bir katkı sağlayamayan Türkiye’nin, küreselleşme sürecini tamamlayarak ekonomilerin ve sınırların ortadan kalktığı, insanlığın ortak kültürü ile yoğrulmuş bir Dünya devletinde asimile olmuş basit bir kabile olmaktan ileriye gitmesi, bu politikalarla şimdilik mümkün görünmemektedir.
Bilim, teknoloji, siyaset, mimari, sinema, edebiyat, müzik ve benzer pek çok alanda, başkalarının ürettiğini körü körüne taklit etmeye çalışmamız nereye kadar devam edebilir ki?
Bırakın yaratıcılığı ve üretmeyi, biz daha keşfedileni anlamaya ve öğrenmeye çalışırken, ertesi gün aynı konuda daha yeni buluşlar yapıldığını görmek gerçekten de insanı ürkütmekte, umutsuzluğa ve bıkkınlığa itmektedir.
Unutmayalım, kültürümüz herhangi bir kabile kültürü kesinlikle değildir.
İmparatorluklar kurmuş, Dünya’ya hükmetmiş, binlerce yıllık geçmişi bulunan bir ülke insanının ve kültürünün bu duruma düşürülmesi kesinlikle kabul edilemez.
Çağdaş bir eğitim metodunu hayata geçirmek zorundayız.
Bilinmelidir ki; başkalarının izinden yürüyenlerin “ayak izi” olmaz.
Sürekli birilerini takip ederek yol almak, bizi ikinci sınıf toplum olmaktan asla kurtaramaz.
Ne yapıp ederek kendi ayak izimizi mutlaka yaratmak zorundayız.