Yardımlaşma sosyal bir reflekstir. Ama tek başına bir işe yaramaz. Eğer çapı büyükse organizasyon gerektirir. Ayrıca yardımlaşmanın kendi içinde var olan adalet duygusunun zedelenmemesi için gerekli önlemlerin alınmasını gerektirir.
Kim yapar bunu?
Eğer çaplı bir yardımlaşmadan söz ediyorsak, devlet ve yerel yönetimler ya da belediyeler yapar.
Korona salgını, üretimin düşmesine, işsizliğin çoğalmasına, yüzbinlerce işyerinin kapanmasına yol açtı. Halk, biraz daha yoksullaştı, yardıma muhtaçların sayısı kabardı…
Kim yardım edecek bunlara?
Teorik olarak devlet ve belediyeler.
Ama pratiğe bakıyoruz, yardımlaşmanın ruhunu zedeleyen bir takım engellemelerle karşılaşıyoruz:
Örneğin CHP’li belediyelerin bağış toplaması ve yardım dağıtmasının engellenmesi gibi…
Halktan bağış toplayıp onu muhtaçlara dağıtmak, yardımlaşma duygu ve refleksini organize etmek anlamına gelir.
CHP’li belediyeler bunu yapıyor. Aslında siyasi ayrım olmaksızın tüm belediyelerin bunu yapması gerekir ki zaten çoğu yapıyor.
İktidarın kendi belediyelerinin organize ettiği kampanyalara ses çıkartmazken CHP’li belediyeleri engellemesi, sosyal dayanışmayı zedeleyen siyasi bir karardır.
Böyle bir kararın yardımlaşmaya çok ihtiyacımızın olduğu olağanüstü bir dönemde alınmış olması yanlıştır.
Bu gibi durumlarda siyaset yapılmamalı. Ayrımcılık ve engellemeler, özellikle yardıma muhtaç halka zarar verir.