Gelişmiş ülkelerde siyaseti siyasetçiler ve ilgilileri konuşur.
Halk sanat ve edebiyatla daha çok ilgilenir, toplumsal sorunlarında çeşitli demokratik haklarını kullanarak tepki gösterir.
Oysa ülkemizde siyaset konuşulmayan yer yok gibidir. Fikri olsun olmasın herkes siyaset ve siyasetçi hakkında konuşur olmuştur.
Bizde seçim biter bitmez henüz yönetimdekilerin ne yapacakları görülmeden siyaset konuşmaları ve çekişmeleri gelecek seçim takvimine kadar sürer.
Her seçim sonrası uzun yıllara varan husumet kapıları aralanmakta ve siyaset uygar bir uzlaşı yeri olmaktan çok kısır çekişmelerin ve kırgınlıkların yaşandığı bir alana doğru sürüklenmektedir.
Böylece, siyaset toplumun enerjisini artıran bir mekanizma olmaktan ziyade, toplumun üretimden uzaklaşarak gün geçtikçe biraz daha tükenmesine neden olmaktadır.
Siyaset suni gündemler oluşturarak toplumun enerjisini boşa harcamak için değil, toplumların ilerleyişinde tıkanan yerleri açmak ve düğümlerin çözümünde görevler üstlenmek için vardır. Siyaset hayatı kolaylaştıran, toplumların kalkınmasını ve yükselmesini sağlayan önemli bir devlet aygıtıdır, uygarlaşma yolunda önemli bir araçtır.
Toplumun gündemi ile siyasetin gündemi doğru bir zeminde ve kavşakta birleşmelidir. Onların beklentisi doğru şekilde değerlendirilmeli, doğru şekilde analiz edilmeli ve potansiyeli doğru şekilde kanalize edilmelidir. Siyasetten bugünün sorunlarına çözüm beklendiği kadar, geleceğe de öngörü konulması ve ışık tutması beklenmektedir. Ülkenin ekonomik potansiyelinin iyi değerlendirilmesi, insan potansiyelinin iyi keşfedilmesi ve değerlendirmesi gerekmektedir.
Siyasetten, toplumun tüm katmanlarının siyaset arenasında temsil edilmesini sağlayacak projeler üretmesi, kitleleri kutuplaştıran değil, demokrasi kültürü içinde çözüm ve uzlaşı zemini oluşturması beklenmektedir.
Siyaset ve seçimler toplumumuzun kaybettiği alanlar değil, ülkemizin hep birlikte kazandığı, daha çok üretime, huzura ve barışa giden yolun kapısını aralayan çözümlerin üretildiği fırsatlar alanı olmalıdır.