Yüreği memleket sevdası ile gamlanan bir gençliğin varlığında görmek bugün çok zor. Gelecekteki şahlanışı ancak Çanakkale ruhuyla dirilebilir.
Peki kabahat gençlikte mi, Gençleri darbe projeleriyle idealistlikten uzaklaştırılıp sev genç yaratan şoven ırkçı sistemlerde mi?
O darbe projeleri gençliği bakın ne hale getirdi, aşırı hayalcilik, refah hastalığı, özenti, kimlik bunalımı, idealsizlik, bencillik, ahlaki, milli ve manevi değerlerin azalması ve gelecek kaygısının sardığını görülüyor. Nedensiz intiharların gerekçeleri burada yatmaktadır.
Televizyonlardaki görsel programlar bile zenginliğe tapınma, kolay yoldan köşe dönme sevdası? Dizilerde hayali yerli ve yaban kahramanlarına özentiyi kamçılıyor.
Asla ümitsiz değiliz. Türk devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve yüce Türk milletinin teminatı ve istikbali olan gençliği bu milletin cevherinde var olduğunu çok iyi biliyoruz. Zira mazimiz ve tarih buna şahittir.
Günümüz gençliğinin uyandırılması tarihimizin içinde saklıdır.
Tarihten yaşanmış bir olayı anlatalım! Vehbi Dinçerler’in Milli Eğitim Bakanı olduğu 1984 yılında ülkemize Japonya’dan bir heyet gelir. Japon heyeti yurdumuzun bazı bölgelerinde gerekli incelemeleri yapmışlar ve daha sonra bakanlık binasında toplanmışlar. Heyetin tespiti gerçekten manidardı.
“Sizin çocuklarınızda milli şuur yok. Bizim çocuklarımızın damarlarında ki kan milli duygumuzun kaynağıdır.”
Bizimkiler sorarlar; Peki siz gençlerinize milli şuur aşılarken neler yapmaktasınız?
Japonlar derler ki; Çocuklarımız daha ilkokula başlamadan biz onlara ‘şok testler’ uygularız. Mesela uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur attırırız. Çok katlı yollarımızdan geçen tren onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin baş döndürücü neticesini görerek şoklanmış olurlar. Bu şoktan sonra onları bombalanmış haliyle koruduğumuz Hiroşima’ya götürür ve bölge hakkında bilgi bilgiler verir, orada hiçbir bitkinin yeşermediğini gösteririz. Ve deriz ki; ‘ eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz, vatanınız işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlının yaşamayacağı biçimde size bırakıp giderler. Çalışırsanız bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek hızlı vasıtalar yaparsınız. Çocuklarımız bununla ikinci bir şok yaşarlar. Türkiye’de birçok teknik elemanlarımız bulunmaktadır. Bu konuyu bunlara da sorabilirsiniz.”
Bizimkiler şunu merak ederler. “Peki, Türkiye için bir tespitiniz var mı? Görüp düşündükleriniz nelerdir?’’
Japonlar; ‘Elbette sizin ibretlik yerleriniz bizimkinden çok daha önemli. Bunlardan bir tanesi Çanakkale Savaşı’nın cereyan ettiği alandır. Bu sahalar gençlerinizin şoklanması için yeterde artar bile. Türkler her bir metrekareye altı bin merminin düştüğü savaştan her şeye rağmen galip çıkıyorlar. İmkânsızı mümkün hale getiriyorlar. Üstelik karşılarında tek bir güç değil sizin tabirinizle yetmiş iki millet var. Bu büyük hadise en azından on tane Nagazaki ve Hiroşima eder.”
Hakikaten de, Çanakkale’de sadece Osmanlıdan iki yüz elli bin civarında genç, nice subay şehit düşmüş veya savaş dışı kalmış, koca bir millet üniversitelisini kaybetmiş, beynini Çanakkale’ye gömmüştü. Amerika tarafından bombalanan Nagazaki ve Hiroşima’da ise, ölen insan sayısını yetmiş bin olarak gösterirler ki, bunlarda Çanakkale’de şehit olanlar gibi taze fidanlar değil, çoğunlukla yaşlılardır.
Türkiye 21. Yüzyılda en çok gereksinim duyulacak su kaynaklarının üzerinde… Stratejik konumunun yanında, üç mevsimi aynı anda yaşatan iklimi ve çeşidi bol eşsiz ürün veren bereketli topraklarıyla Avrupa dâhil tüm çevrenin tek müstakbel doyuranı… Gelecekte ki ileri teknolojinin gereksinim duyacağı enerji ve minareleri koynunda barındıran ve genç nüfusuyla uyuyan bir dev.
Bu gerçekler ışığında yeni neslin şoklanarak asıl heybetine dönüşünün sağlanması, ülkemiz geleceği için kaçınılmaz bir zarurettir. Onun için Milli Bayramlarımıza sahip çıkmak dileğimizle şimdiden 19 mayıs gençlik ve spor bayramını kutluyorum.