Bu dünyada insanları iyi tanımak gerekir. İnsanı iyi anlamak için bir sosyolog olmak gerekmiyor! Toplum içerisindeki hal ve hareketleri davranışları size bakış açıları daha doğrusu dış halinin yüz ifadesi her şeyi anlatır. Yeter ki siz onu anlayabilin.
Yine bir atasözü; ‘Gözlerdeki acıyı görmeyen, yürekteki insan sevgisinden anlayamaz’
Toplumda; Bir kalabalığın ögeleri değil, bir topluluğun üyeleri olup kitle psikolojisiyle hareket etmeliyiz. Çünkü yaşadığımız yerde ne kadar insan varsa o kadar duygu vardı. Bunları anlamalıyız ki insanları tanıyabilelim. Çevremiz de birçok insan vardır; Bazıları yaşamda karşılığını almak için uğraşırlar çoğu zamanda kırk çeşit entrika çevirirler. Bazı insanlar da yaptıklarını insanlık için yaparlar karşılığını ölümden sonra da alırlar.
İçinde yaşadığımız dünya sadece yemek, içmek, çoğalmak için sanırız. İnsanlar robotlaşmış halde de değildir. İnsanları besleyen kültürel çeşitliliğe, örf adet eğitimleri önem arz etmektedir. İnsanlar bir birini sorgularken ön yargılı olmamalıyız. Hakikati araştırarak, sabrederek, hoş görü göstererek, zaman tanıyarak olayların iç yüzünü, bulmalıyız. Mevlana hazretleri ’’İnsanları gördüklerinden ibaret sanma, görmediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece manzara’’ der. Gözünüzü iyi açın derim. İnsanları doğru tanımak için sadece size sunduğu manzaraya bakmayın. Süslü sözler yanıltmasın sizi. Sabrederek ve zaman tanıyarak davranışlara bakın. Sözde iyiler, sözde insanlar, sözde dostlar bu kadar çoğalmışken öze yönelin. İç yüzünü görmediğiniz, ana fikrini tam anlayamadığınız insanlara güvenmeyin. Kâinatta bakıp gördüğünüz her manzaranın bir hakikate hizmet ettiğini unutmayın. Yaşamın, ölümün, dostluğun, ailenin kısaca her canlı ve olayın ana temasını ve özünü anlayın. İç yüzünü bilmediğiniz olayların yargıları altında ezilmeyin.