Bir söz vardır, "Yola çıkarken yanında olanları, yolda bulduklarınla asla değiştirme" diye.
İnsan olarak çevremizi veya makam sahibi isek kendimizi kontrol etmeliyiz. Zenginlik cazip gelmemelidir. Zira haram yoldan elde edilen her mal, hem bu dünyada hem öte dünya da rahat bırakmaz. Haksız kazançla yaşamak yerine, helal yoldan kazanılan kazançla sürdürülen hayat daha şereflidir.
İnsan olarak kendimizi bilmeliyiz. İnsanı soylu kılan, makam ve zenginliği değil, kişiliğini korumayı ve kendine özgü yaşamayı başarmasıdır.
İnsanı sevmek, birlikte huzur içinde yaşamak en büyük erdemliliktir.
Günümüzde görüyoruz ki körler sağırlar birbirini ağırlar hesabı başka İnsanları görülmüyorlar ötekileştiriliyorlar. İnsanı sevmeleri bile yoktur.
Toplum olarak bizim ana kültürümüz insanı sevmektir. İçinde bulduğumuz sistem sürekli sevgisizlik üretiyor, yutma yok etme boğazlaşma öğretiyor, kendi çıkarı için, insanların yaşamlarını hiçe sayıyorlar. Çıkarlar üzerine kurulu bir hayatta kalıcı bir sevgiye yer yoktur. İnsanları hor görme onlar üzerinden çıkar sağlamak onlar için kazanç kapısıdır. Onların ana sermayesidir. İnsanların paylaşımcı kimliği varsa zaten onun temelinde sevgi vardır. Paylaşımcı gibi görünüp insanları sömüren biri toplumca niçin sevilsin ki?
Öncelikle toplumda sevilmek isteyenler sevmesini öğrenmesi gerekir düşüncesindeyim. İnsanı sevmek adına; sahtekârı, bencili, sömüreni, orman yakanı, doğayı yok edenleri, insanlara zulmedenleri, savaş çıkartanları, rant sağlayanları bizden yana iktidar olmayanları sevmek zorunda değiliz. Çünkü onların insanlığından şüpheliyim. Bu şüphem de hala sürüyor.