whatsapp
Havva Dilek
Köşe Yazarı
Havva Dilek
 

1 Mayıs /yüz yıllık çınardan büyüksün

19. yüzyılda işçiler daha çok kol emeğine dayalı, çok ağır koşullarda çalıştırılıyorlardı. Kadın ve çocukların çalışma koşulları ise daha da kötü idi. On binlerce işçi fabrikaların çevresindeki ilkel barakalarda kalıyorlar, sağlıksız koşullarda yaşamlarını sürdürüyorlardı. İşçilerin ortalama yaşam süresi 40 yıl civarındaydı. İşçiler bu çalışma ve yaşam koşullarına karşı örgütlenmeye başlarlar. Önce yardımlaşma sandıkları ve dayanışma örgütleri ile sonra sendikal örgütlenmelerle. İlk kıvılcımı 1856 yılında Avustralyalı taş ve inşaat işçiler başlatır, talepleri ise 12 saat 6 gün olan çalışma saati yerine 8 saatlik işgünü ’dür. 1866 yılında Uluslararası İşçiler Birliği (I. Enternasyonal) tüm dünya işçilerine dayanışma ve 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yapar. 28 Nisan 1886′dan itibaren, Chicago’da Milwaukee’de olaylar patlak verir. 1886 yılında ABD’de 1 Mayıs’ta 350 bin işçi greve çıkar. Bunun 40 bini Şikago’dadır. McCormick Tarım Fabrikalarının patronları bin 400 işçiyi sokağa atarak yerlerine grev kırıcı işçileri yerleştirirler. Grevciler 3 Mayıs günü, “sarı” olarak nitelendirdikleri işçileri protesto etmek için fabrika çıkışında toplanırlar. 15 bin kadar olduğu tahmin edilen işçi topluluğu, önderlerinin konuşmalarını dinledikten sonra dağılmak üzereyken “beklenmedik” bir olay meydana gelir. Polislerin arasına ansızın düşen bir bomba, sekiz kişinin ölümüne ve altmış kişinin yaralanmasına neden olur. Bunun üzerine polis, kalabalık üzerine yoğun ateş açar. Ölenlerin kesin bilançosu hala meçhuldür. Burjuvazi ve hükümeti, bu olayları işçi liderlerini tutuklatarak engellemeye çalışır. Tutuklananlardan sekizi hakkında dava açılır. Bu liderlerden biri olan Parsons, önce cezaevinden kaçar. Ama duruşma günü mahkemeye gelerek “Emeğin hakkı, ezilenlerin özgürlüğü ve yazgılarının düzeltilmesi davası için idam sehpasına çıkmaya da hazır olduğunu” açıklar. Bombayı kimin attığına dair kesin bir delil bulunamamış olmasına rağmen, yargılanan işçi önderlerinden yedisi ölüm cezasına ve biri ömür boyu hapse mahkûm edildiler. Tutuklananlardan Louis Ling duruşmadan sonra hücresine götürülüp bayıltılıncaya kadar dövülür; ardından ağzında dinamit patlatılarak öldürülür. Sonra da intihar ettiği söylenecektir. Ölüm cezasına mahkûm edilenlerden dördü (Parsons, Spies, Fisher ve Engel), 11 Kasım 1887′de idam edildiler. İdam edilenlerden Spies idam sehpasında “Öyle bir zaman gelecek ki bizim suskunluğumuz sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha güçlü olacaktır” der. Gerçekten de onların asılmasının etkisi öyle büyük olur ki cenazelerine binlerce Amerikalı emekçi katılır, daha sonra İkinci Enternasyonal’in kararı doğrultusunda 1 Mayıs yüz binlerce işçinin sessizliğini yırttığı uluslararası bir gün olarak ilan edilir. Biz de ve her yerde… Yıl 1 Mayıs yıl 1886, Amerikan iç savaşı arkası. Yüz binler, yürekleriyle, tulumlarıyla sokaklardaydılar. Sokaklar emek. Sokaklar kan. Sokaklar barut, toz, duman. Makinalar, makinaları yapanlar çalışıyorlar. Çalıştıkça Kapitalistler daha da çok kazanıyorlar. Çalışmalı. Çalışmak İnsan olmak. 10 saat çok, 8 saat yeter. İndi şartel, rengârenkti işçiler. Adolph Fischer... George Engel... August Spiens... Gün gibi, güneş gibi. Af dile ! Albert Parsons, af dile ! Ölüm niye? “Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, Emekçi olduğumdan asılacağım”, dedi bile bile. Asırlık bir çınar gibi dünyanın göğsüne girdiler. Kırık boyunlarına aldırmadan bağırıyordular bu güne; "Direnmek düne, niye ?" Çalışmak. Çalışmak evet, 8 saatin altında çalışmak. Direnmek güne. Direnmek geleceğe. Dünya birlik. Dayanışma. Mücadele bütün dünya olmalı Diye, Bağırıyordu işçiler!
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2019 - Pazartesi

1 Mayıs /yüz yıllık çınardan büyüksün

19. yüzyılda işçiler daha çok kol emeğine dayalı, çok ağır koşullarda çalıştırılıyorlardı. Kadın ve çocukların çalışma koşulları ise daha da kötü idi. On binlerce işçi fabrikaların çevresindeki ilkel barakalarda kalıyorlar, sağlıksız koşullarda yaşamlarını sürdürüyorlardı. İşçilerin ortalama yaşam süresi 40 yıl civarındaydı.

İşçiler bu çalışma ve yaşam koşullarına karşı örgütlenmeye başlarlar. Önce yardımlaşma sandıkları ve dayanışma örgütleri ile sonra sendikal örgütlenmelerle.

İlk kıvılcımı 1856 yılında Avustralyalı taş ve inşaat işçiler başlatır, talepleri ise 12 saat 6 gün olan çalışma saati yerine 8 saatlik işgünü ’dür.

1866 yılında Uluslararası İşçiler Birliği (I. Enternasyonal) tüm dünya işçilerine dayanışma ve 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yapar.

28 Nisan 1886′dan itibaren, Chicago’da Milwaukee’de olaylar patlak verir.

1886 yılında ABD’de 1 Mayıs’ta 350 bin işçi greve çıkar. Bunun 40 bini Şikago’dadır.

McCormick Tarım Fabrikalarının patronları bin 400 işçiyi sokağa atarak yerlerine grev kırıcı işçileri yerleştirirler. Grevciler 3 Mayıs günü, “sarı” olarak nitelendirdikleri işçileri protesto etmek için fabrika çıkışında toplanırlar.

15 bin kadar olduğu tahmin edilen işçi topluluğu, önderlerinin konuşmalarını dinledikten sonra dağılmak üzereyken “beklenmedik” bir olay meydana gelir. Polislerin arasına ansızın düşen bir bomba, sekiz kişinin ölümüne ve altmış kişinin yaralanmasına neden olur. Bunun üzerine polis, kalabalık üzerine yoğun ateş açar. Ölenlerin kesin bilançosu hala meçhuldür.

Burjuvazi ve hükümeti, bu olayları işçi liderlerini tutuklatarak engellemeye çalışır. Tutuklananlardan sekizi hakkında dava açılır. Bu liderlerden biri olan Parsons, önce cezaevinden kaçar. Ama duruşma günü mahkemeye gelerek “Emeğin hakkı, ezilenlerin özgürlüğü ve yazgılarının düzeltilmesi davası için idam sehpasına çıkmaya da hazır olduğunu” açıklar.

Bombayı kimin attığına dair kesin bir delil bulunamamış olmasına rağmen, yargılanan işçi önderlerinden yedisi ölüm cezasına ve biri ömür boyu hapse mahkûm edildiler. Tutuklananlardan Louis Ling duruşmadan sonra hücresine götürülüp bayıltılıncaya kadar dövülür; ardından ağzında dinamit patlatılarak öldürülür. Sonra da intihar ettiği söylenecektir. Ölüm cezasına mahkûm edilenlerden dördü (Parsons, Spies, Fisher ve Engel), 11 Kasım 1887′de idam edildiler. İdam edilenlerden Spies idam sehpasında “Öyle bir zaman gelecek ki bizim suskunluğumuz sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha güçlü olacaktır” der.

Gerçekten de onların asılmasının etkisi öyle büyük olur ki cenazelerine binlerce Amerikalı emekçi katılır, daha sonra İkinci Enternasyonal’in kararı doğrultusunda 1 Mayıs yüz binlerce işçinin sessizliğini yırttığı uluslararası bir gün olarak ilan edilir.

Biz de ve her yerde…

Yıl 1 Mayıs
yıl 1886,
Amerikan iç savaşı arkası.
Yüz binler,
yürekleriyle,
tulumlarıyla sokaklardaydılar.

Sokaklar emek.
Sokaklar kan.
Sokaklar barut, toz, duman.

Makinalar,
makinaları yapanlar çalışıyorlar.
Çalıştıkça
Kapitalistler daha da çok kazanıyorlar.

Çalışmalı.
Çalışmak
İnsan olmak.
10 saat çok,
8 saat yeter.
İndi şartel, rengârenkti işçiler.

Adolph Fischer...
George Engel...
August Spiens...
Gün gibi, güneş gibi.
Af dile !
Albert Parsons, af dile !
Ölüm niye?
“Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu.
Eğer asılırsam cani olduğumdan değil,
Emekçi olduğumdan asılacağım”,
dedi bile bile.

Asırlık bir çınar gibi dünyanın göğsüne girdiler.

Kırık boyunlarına aldırmadan
bağırıyordular bu güne;
"Direnmek düne, niye ?"

Çalışmak.
Çalışmak evet,
8 saatin altında çalışmak.

Direnmek güne.
Direnmek geleceğe.
Dünya birlik. Dayanışma.
Mücadele bütün dünya olmalı
Diye,
Bağırıyordu işçiler!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.