Charlie Chaplin 'Büyük Diktatör' filmi final konuşmasında şöyle diyordu;
"Bu dünyada herkese yer var. Dünyada herkesi doyuracak kadar zenginlik var.
Hayat özgür ve güzel olmalı. Biz doğru yoldan çıktık. İktidar hırsı insan ruhunu zehirledi, nefret duvarları ördü. Bizi mutsuzluğa ve insan kıyımına mahkûm etti.
Hızımızı arttırdık ama kendimizi sürekli yokluk içinde hissettiren bolluk makinalarının içine hapsettik.
Bilgimiz bizi alaycı yaptı.
Zekâmız sert ve kaba.
Çok düşünüp çok az hissediyoruz.
Makinalardan çok insanlığa ihtiyacımız var.
Zekâdan çok kibarlık ve inceliğe.
Bu değerler olmadan hayat şiddetle dolup yok olacak..."
Bu çağda, bu günkü teknoloji ile yeryüzü insanlarının aç olması imkânsız.
Bu çağda, bu günkü teknoloji ile yeryüzü insanlarının evsiz kalması imkânsız.
Bu çağda, bu günkü teknoloji ile yeryüzü insanlarının bir virüs nedeniyle milyonlarca insanın ölmesi imkânsız.
Bu çağda, bu günkü teknoloji ile yeryüzü insanlarının deprem nedeniyle binlerce insanın ölmesi imkânsız.
Bu çağda, bu günkü teknoloji ile yeryüzü insanlarının mutsuz olması imkânsız.
50 binden fazla insanımızın hayatı kaybettiği depremin üzerinden 48 gün geçti.
14 Mayıs Genel seçimlerine 48 gün kaldı.
İttifaklar.
Ayrılıklar.
Adaylar.
Aday adaylıkları.
Bağırışlar, çağırışlar.
Kavga, dövüş.
Diğer taraftan deprem nedeniyle yakınlarını kaybetmenin acısı bir yana, temel ihtiyaçları karşılanmayan binlerce insanımız var.
Yüksek enflasyon nedeniyle yaşamını idame ettirmekte zorlanan milyonlar var.
Herkese yeter bir dünyada, mutsuzluk, umutsuzluk içimizde büyüyen bir ur.
Yarın endişesi her gece başını yastığa bizimle koyup bizimle uyuyor, bizimle uyanıyor.
Her şeye rağmen, hayat sürdüğü müddetçe umut hep var.
Hiç bir şey sonsuza dek sürmedi, sürmez, sürmeyecek.
Son söz yine Charlie Chaplin'nin o final konuşmasından gelsin;
Mutsuzluğumuzun sebebi hırslı kişilerin insanlığın ilerlemesinden korkmasıdır. Nefret geçer, diktatörler ölür. Halktan aldıkları iktidar halka geri döner.
İnsanlar ölür, hürriyet ölmez."
Hepsi bu.