Bütün şarkılar gibi bütün ağaçlar da hüzünlüdür sonbaharda.
Gökyüzü ihtiyarmış tır.
Ne yana çevrilse aklımızdaki düşün yönü, Belleğimizdeki ümitlerin göz içleri nemlenir.
Bir sahil bahçesinde, üç beş yaprak, kırık dökük bir kaç cümle, eski bir bankın beklediği. Gökyüzü ağlamıştır.
Şiir'in sonu henüz yazılmadı.
Sonbahar kadar kederliyiz ve de öfkeliyiz belki şimdi hepimiz.
Cüzdanınızdaki paranın cinsi tl ise, çarşı da pazarda sonbaharda ağaçlardan dökülen yapraklar gibi sararıp solduğunuz zamanlardır.
Geçerli paranın cinsiyetini söylememize gerek yok, zaten biliyorsunuz.
Hayat pahalılığı diye bir sorununuz yoktur, pahalılık hayat olarak sunulmuş ise önünüze.
Maaşınıza yüzde kaç zam yapıldığının da bir önemi yoktur pahalılığın hayatında.
Asgari ücret ne kadar hızlı koşarsa koşsun ev kiranızı bile yakalayamaz pahalılık hayatınızsa.
Erişimde eşitliğe yetiştiremez sizi kapınıza bırakılan bir kaç torba kömürün arasına sıkıştırılan iki paket makarna.
Çocuklarımızla ne kadar zor günler yaşadığımızı değil ne kadar güzel yaşadığımızı, yaşlandığımızı konuşmalıydık oysa.
Neo klasik, ortodoks, heterodoks vb ekonomi modellerinizden epistemolojik kopuşlarınızla birlikte sizi tarihe gömdüğümüz gün, tam olarak bunu anlatacağız emin olun çocuklarımıza.
Son söz mü; bu günler geçecek, biz ki Eylül kadar yaşlıyız Ekim kadar genç.