whatsapp
Havva Dilek
Köşe Yazarı
Havva Dilek
 

Şeker deyip geçmeyin

2008 yılında özelleştirme kapsamına alınan şeker fabrikalarının 14’ü için 20 Şubat 2018’de özelleştirme ilanına çıkılması ile başlayan, ki yeni bir tartışma konusu olmayan ; pancar şekeri mi, nişasta bazlı şeker mi sağlığımızı tehdit eder sorusu ile pazarın insafına bırakılan hayatlarımız. Bir tarafta şeker pancarı üretiminden geçimini sürdüren çiftçiler ile , diğer tarafta pazara tam olarak hakim olmaya çalışan nişasta bazlı şeker. Bir ürünün etiketine  genetiği değiştirilmiş yazısını yazmak , onun genetiği değiştirilmediği anlamına gelmez,  içinde yaşadığımız sistemi biliyorsak gelmemeli. Kimlerin nereye nasıl geldiğini, getirildiğini , diyelim asla alınamayacak bir raporun bile nasıl alınabildiğini öyle ya da böyle hayatınız  boyunca en az bir kez  şahit olmuşsunuzdur. Dediğim gibi bu gün, bir ürüne genetiği değiştirilmemiştir damgasını basmak hiçbir anlam içermez. Zaten “önce insan” diyorsanız böyle etikete  gerek duymazsınız çünkü. Bir şeye  “sağlıklıdır”  yazarsanız bunun “sağlıksız” da olabileceği  gerçekliğini  de peşinen kabul ediyorsunuz demektir. “Domuz yağı içermez “ dendiğinde de aynı durum geçerlidir mesela. Anlatmak istediğim, bu ve benzer ifadeleri kullanmak o ürünün  satışı için pazara sunulan reklamın içerisine giren konulardır, içeriği ile ilgili değildir. Kötünün iyisi olmaz kısaca. Kötü ise, onu kötü içerisinde değerlendirmek gerekir, iyi’yi kötünün kuyruğuna ekleyerek iyi edildiği görülmemiştir. Kapitalist sistem her gün aklımızla oynar. Bizler akıl ve ruh sağlığımızın ne durumda olduğu ile ilgilenirken pek çok şey tıkır tıkır işler, aslında işin özeti de budur. Şekerin  ne kadar önemli bir besin kaynağı olduğu gerçekliğini önce beynimiz ve hücrelerimiz kadar hiç birimiz bilmiyoruz şüphesiz. Bilindiği üzere 1960 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine yerli ortaklık ile başlayan Cargill, 1986 yılından itibaren ise  faaliyetlerine Cargill olarak devam etmiştir. 1992 yılında açılan Cargill merkez ofisi Istanbul’da bulunmaktadır. Cargill’in Türkiye’de faaliyet gösterdiği üç ana alan ise: gıda, yem ve endüstriyel ürünler. Cargill , -Nişasta ve tatlandırıcı üretimi ve satışı -Yenilebilir bitkisel yağ üretimi ve satışı -Oleo-kimyasal ve bio-ensütriyel ürünlerin üretimi ve satışı -Kakao ve çikolata ürünleri satışı -Kıvam verici çözüm ürünlerinin satışı -Hayvan beslenmesine ait premiks, temel karışım ve özel ürünlerin üretim ve satışı alanlarında faaliyet göstermektedir. Kronolojik olarak sıralandığında ise ; 2015.  Türkiye'nin önde gelen hayvan beslenmesi şirketlerinden Ekol Gıda hisselerinin yüzde 51'i satın aldı. 2014.  Cargill'in bio-endüstriyel ürünlerinin yerel olarak üretilmesi hedefiyle Alemdar Kimya A.Ş.'yi satın aldı.  2014.  Balıkesir'de bulunan Turyağ tesislerini tüm B2B markaları, tüm çalışanları ve satış/pazarlama ağı ile beraber bünyesine kattı. 2014.  Yeni organizasyon yapısı ile Cargil Türkiye; Orta Doğu, Türkiye ve Kuzey Afrika pazarlarına hizmet etmeye başladı.  2013.  Vaniköy Mısır Öğütme Fabrikası kapatılarak glikoz ve nişasta üretim üniteleri Orhangazi fabrikasına taşındı.  2013.  Nişasta dışı Endüstriyel Ürün portföy ticaretine başlandı. 2002.  Dünya genelinde Cerestar firmasının satın alınması ile Tükiye’de Cerestar’a ait olan Pendik Nişasta Sanayi hisselerinin 50’si Cargill’e geçti ve böylece Ülker Grubu ile eşit hisseli ortaklık doğdu.  2000.  Orhangazi Mısır İşleme Tesisi tamamlandı ve üretime geçildi. 1998.  Tohumculuk şirketi Cargill'in dünya genelinde yaptığı anlaşma ile Monsanto’ya satıldı. Böylece Türkiye'deki tohumculuk faaliyetlerinden çekilmiş oldu. 1992.  İstanbul Merkez Ofisini açtı. 1987.  Vaniköy Mısır Öğütme fabrikasını satın aldı. 1960.  Bramer Ticaret A.Ş. ile yerel ortaklık kurdu. Dünyanın nişasta bazlı şeker kotasının 90’ının elinde tutan Cargill, Türkiye ayağı ile bu bölgenin şeker pazarına  hakim olma gerçekliği var iken ortada. Böyle bir süreç görülmemiş, böyle bir sürece hiç ses çıkarmamış şimdi ise şeker fabrikalarının satışına karşı çıkarılan ses, ses olur mu bilemiyorum. “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” lafına kızmamalı, üzülmenin insan olmaya yetmediği gerçekliğinin de altı kalın harflerce çizilmelidir kanımca. Peki neydi bu nişasta bazlı şeker ? Nişasta bazlı şeker(NBŞ), mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde ediliyor ve genellikle de sıvı olarak üretiliyor. Nişasta parçalanarak glukoza, ardından glukoz da fruktoza dönüştürülüyor. Yani, mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz yani meyve şekeri bulunuyor. Mısır şurubunun fiyatı, şeker pancarı şekerine göre ton başına 250-300 dolar daha ucuz ve sıvı olarak pazarlanabilmektedir. Bu nedenlerle, şekerlemeler, unlu mamuller, reçel, alkollü ve alkolsüz içecekler gibi gıda sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tartışmalar devam ederken, NBŞ’nin vücuda olumsuz etkileri Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından araştırılmış ve rapor halinde kamuoyuna duyurulmuştur. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun Ocak 2018 tarihli bu raporunda;  “Vücudumuzda beyindeki tokluk duygusunu algılayacak glukoz sensörleri bulunduğu, fruktoz için söz konusu olmayan bu durumun yeme davranışını bozduğu, Nişasta bazlı şekerlerin içinde bulunan fruktozun insan metabolizmasında anarşiye neden olduğu, sindirilmeden kana karıştığı için karaciğerde yağlanmaya neden olduğu, insülin salgılatmadığı için tokluk hissi hormonunu uyarmadığı ve aşırı yemeye neden olduğu, NBŞ ürünlerinde tüketilen yüksek fruktozun obeziteye kapı araladığı, Kolan ve meme kanserleri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerinin de obeziteyle bağlantılı olduğu ve fruktozun gut hastalığı riskini de artırdığı, fruktoz metabolizmasının farklı olması nedeni ile insülin direnci, obezite ve şeker hastalığına yol açacağı, NBŞ ürünlerinin üretim aşamasında olası cıva ve karbonil bileşiklerinin varlığı olduğu, Nişasta Bazlı Şekerin etiketlere açıkça yazılmasının gerektiği “ belirtilmektedir. Etiket konusunu yazının başında belirtmiştim. Türkiye’de kişi başına NBŞ tüketimi 6 kg’dır. AB’de ise kişi başına tüketim 1 kğ’dır. 2013 yılında ki yasa tasarısı ile Türkiye'deki NBŞ kotası yüzde 10’ dan yüzde 15’e  çıkarılmıştı.Kotalar ve küresel tarım politikaları ile ,şeker pancarı üreten çiftçi sayısı 2003 yılında 460 bin iken  2016 yılında 105 bine geriledi.   Geçtiğimiz günlerde yüzde 5’e indirilen nişasta bazlı şeker kotası için Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı, nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotasının yüzde 10'dan yüzde 5'e düşürülmesiyle ülke genelinde, 133 bin 500 ton daha pancar şekerinin üretilmesine olanak sağlandığını belirterek, buna sevincini dile getiriyor. AB ülkelerinde kota oranının  ise zaten yüzde 4 civarında olduğunun altı çizilmelidir. Türkiye’de ve dünya da basit bir ifadeyle pancar şekeri ile mısır şurubundan elde edilen ve kamuoyunda nişasta bazlı şeker olarak bilinen NBŞ arasında ciddi bir rekabet sürüyor. Bu rekabetin altında neler olduğunu anlamayan ve ne yapacağını bilmeyen tüketiciler olarak elbette kaygılıyız, kendimizden çok çocuklarımızı düşünüyoruz çünkü.
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2018 - Pazar

Şeker deyip geçmeyin

2008 yılında özelleştirme kapsamına alınan şeker fabrikalarının 14’ü için 20 Şubat 2018’de özelleştirme ilanına çıkılması ile başlayan, ki yeni bir tartışma konusu olmayan ; pancar şekeri mi, nişasta bazlı şeker mi sağlığımızı tehdit eder sorusu ile pazarın insafına bırakılan hayatlarımız.

Bir tarafta şeker pancarı üretiminden geçimini sürdüren çiftçiler ile , diğer tarafta pazara tam olarak hakim olmaya çalışan nişasta bazlı şeker.

Bir ürünün etiketine  genetiği değiştirilmiş yazısını yazmak , onun genetiği değiştirilmediği anlamına gelmez,  içinde yaşadığımız sistemi biliyorsak gelmemeli. Kimlerin nereye nasıl geldiğini, getirildiğini , diyelim asla alınamayacak bir raporun bile nasıl alınabildiğini öyle ya da böyle hayatınız  boyunca en az bir kez  şahit olmuşsunuzdur.

Dediğim gibi bu gün, bir ürüne genetiği değiştirilmemiştir damgasını basmak hiçbir anlam içermez. Zaten “önce insan” diyorsanız böyle etikete  gerek duymazsınız çünkü.

Bir şeye  “sağlıklıdır”  yazarsanız bunun “sağlıksız” da olabileceği  gerçekliğini  de peşinen kabul ediyorsunuz demektir. “Domuz yağı içermez “ dendiğinde de aynı durum geçerlidir mesela.

Anlatmak istediğim, bu ve benzer ifadeleri kullanmak o ürünün  satışı için pazara sunulan reklamın içerisine giren konulardır, içeriği ile ilgili değildir.

Kötünün iyisi olmaz kısaca. Kötü ise, onu kötü içerisinde değerlendirmek gerekir, iyi’yi kötünün kuyruğuna ekleyerek iyi edildiği görülmemiştir.

Kapitalist sistem her gün aklımızla oynar. Bizler akıl ve ruh sağlığımızın ne durumda olduğu ile ilgilenirken pek çok şey tıkır tıkır işler, aslında işin özeti de budur.

Şekerin  ne kadar önemli bir besin kaynağı olduğu gerçekliğini önce beynimiz ve hücrelerimiz kadar hiç birimiz bilmiyoruz şüphesiz.

Bilindiği üzere 1960 yılında Türkiye’deki faaliyetlerine yerli ortaklık ile başlayan Cargill, 1986 yılından itibaren ise  faaliyetlerine Cargill olarak devam etmiştir.

1992 yılında açılan Cargill merkez ofisi Istanbul’da bulunmaktadır. Cargill’in Türkiye’de faaliyet gösterdiği üç ana alan ise: gıda, yem ve endüstriyel ürünler.

Cargill ,

-Nişasta ve tatlandırıcı üretimi ve satışı

-Yenilebilir bitkisel yağ üretimi ve satışı

-Oleo-kimyasal ve bio-ensütriyel ürünlerin üretimi ve satışı

-Kakao ve çikolata ürünleri satışı

-Kıvam verici çözüm ürünlerinin satışı

-Hayvan beslenmesine ait premiks, temel karışım ve özel ürünlerin üretim ve satışı alanlarında faaliyet göstermektedir.

Kronolojik olarak sıralandığında ise ;

2015.  Türkiye'nin önde gelen hayvan beslenmesi şirketlerinden Ekol Gıda hisselerinin yüzde 51'i satın aldı.

2014.  Cargill'in bio-endüstriyel ürünlerinin yerel olarak üretilmesi hedefiyle Alemdar Kimya A.Ş.'yi satın aldı. 

2014.  Balıkesir'de bulunan Turyağ tesislerini tüm B2B markaları, tüm çalışanları ve satış/pazarlama ağı ile beraber bünyesine kattı.

2014.  Yeni organizasyon yapısı ile Cargil Türkiye; Orta Doğu, Türkiye ve Kuzey Afrika pazarlarına hizmet etmeye başladı. 

2013.  Vaniköy Mısır Öğütme Fabrikası kapatılarak glikoz ve nişasta üretim üniteleri Orhangazi fabrikasına taşındı. 

2013.  Nişasta dışı Endüstriyel Ürün portföy ticaretine başlandı.

2002.  Dünya genelinde Cerestar firmasının satın alınması ile Tükiye’de Cerestar’a ait olan Pendik Nişasta Sanayi hisselerinin 50’si Cargill’e geçti ve böylece Ülker Grubu ile eşit hisseli ortaklık doğdu. 

2000.  Orhangazi Mısır İşleme Tesisi tamamlandı ve üretime geçildi.

1998.  Tohumculuk şirketi Cargill'in dünya genelinde yaptığı anlaşma ile Monsanto’ya satıldı. Böylece Türkiye'deki tohumculuk faaliyetlerinden çekilmiş oldu.

1992.  İstanbul Merkez Ofisini açtı.

1987.  Vaniköy Mısır Öğütme fabrikasını satın aldı.

1960.  Bramer Ticaret A.Ş. ile yerel ortaklık kurdu.

Dünyanın nişasta bazlı şeker kotasının 90’ının elinde tutan Cargill, Türkiye ayağı ile bu bölgenin şeker pazarına  hakim olma gerçekliği var iken ortada.

Böyle bir süreç görülmemiş, böyle bir sürece hiç ses çıkarmamış şimdi ise şeker fabrikalarının satışına karşı çıkarılan ses, ses olur mu bilemiyorum. “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” lafına kızmamalı, üzülmenin insan olmaya yetmediği gerçekliğinin de altı kalın harflerce çizilmelidir kanımca.

Peki neydi bu nişasta bazlı şeker ?

Nişasta bazlı şeker(NBŞ), mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde ediliyor ve genellikle de sıvı olarak üretiliyor. Nişasta parçalanarak glukoza, ardından glukoz da fruktoza dönüştürülüyor. Yani, mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz yani meyve şekeri bulunuyor.

Mısır şurubunun fiyatı, şeker pancarı şekerine göre ton başına 250-300 dolar daha ucuz ve sıvı olarak pazarlanabilmektedir. Bu nedenlerle, şekerlemeler, unlu mamuller, reçel, alkollü ve alkolsüz içecekler gibi gıda sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Tartışmalar devam ederken, NBŞ’nin vücuda olumsuz etkileri Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından araştırılmış ve rapor halinde kamuoyuna duyurulmuştur.

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun Ocak 2018 tarihli bu raporunda;

 “Vücudumuzda beyindeki tokluk duygusunu algılayacak glukoz sensörleri bulunduğu, fruktoz için söz konusu olmayan bu durumun yeme davranışını bozduğu,
Nişasta bazlı şekerlerin içinde bulunan fruktozun insan metabolizmasında anarşiye neden olduğu, sindirilmeden kana karıştığı için karaciğerde yağlanmaya neden olduğu, insülin salgılatmadığı için tokluk hissi hormonunu uyarmadığı ve aşırı yemeye neden olduğu, NBŞ ürünlerinde tüketilen yüksek fruktozun obeziteye kapı araladığı,
Kolan ve meme kanserleri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerinin de obeziteyle bağlantılı olduğu ve fruktozun gut hastalığı riskini de artırdığı, fruktoz metabolizmasının farklı olması nedeni ile insülin direnci, obezite ve şeker hastalığına yol açacağı,
NBŞ ürünlerinin üretim aşamasında olası cıva ve karbonil bileşiklerinin varlığı olduğu,
Nişasta Bazlı Şekerin etiketlere açıkça yazılmasının gerektiği “ belirtilmektedir.

Etiket konusunu yazının başında belirtmiştim.

Türkiye’de kişi başına NBŞ tüketimi 6 kg’dır. AB’de ise kişi başına tüketim 1 kğ’dır.

2013 yılında ki yasa tasarısı ile Türkiye'deki NBŞ kotası yüzde 10’ dan yüzde 15’e  çıkarılmıştı.Kotalar ve küresel tarım politikaları ile ,şeker pancarı üreten çiftçi sayısı 2003 yılında 460 bin iken  2016 yılında 105 bine geriledi.   Geçtiğimiz günlerde yüzde 5’e indirilen nişasta bazlı şeker kotası için Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı, nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotasının yüzde 10'dan yüzde 5'e düşürülmesiyle ülke genelinde, 133 bin 500 ton daha pancar şekerinin üretilmesine olanak sağlandığını belirterek, buna sevincini dile getiriyor. AB ülkelerinde kota oranının  ise zaten yüzde 4 civarında olduğunun altı çizilmelidir.

Türkiye’de ve dünya da basit bir ifadeyle pancar şekeri ile mısır şurubundan elde edilen ve kamuoyunda nişasta bazlı şeker olarak bilinen NBŞ arasında ciddi bir rekabet sürüyor.

Bu rekabetin altında neler olduğunu anlamayan ve ne yapacağını bilmeyen tüketiciler olarak elbette kaygılıyız, kendimizden çok çocuklarımızı düşünüyoruz çünkü.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.