whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Modern çağ dediğimiz hayatlar

Modern çağ mı dediniz! Ben bu çağı hiç yaşamadım ki. Ancak külfetiyle boğuşuyoruz. Mesela benimle sohbet etseniz, geçmişe olan özlemimi şöyle anlatırdım sizlere: Benim babam toprak çiftçisiydi. Arabası yoktu. Uçağa asla binmedi . Çünkü o seyahat etmezdi . Onun yurtiçi de yurt dışı da kırk dönümlük tarlasıydı . Anamla babamın günlüğü tarlaya gider orada bütün gün çalışır akşam olunca eve gelirlerdi . Anam tarladan topladığı sebzelerden yemek yapar, bize yedirirdi. Sonra erkenden yatarlardı. Çünkü ertesi gün tarlada yapacak çok işleri vardı. Günleri böyle geçerdi. Ruhları şad olsun! Biz kışın hiç yaz meyvesi ve sebzesi yemezdik. Hepsini yazdan kuruturduk. Bu yüzden biz hormon nedir bilmedik. Mesela kimsenin evinde ecza dolabı yoktu. Çünkü böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. Trafik kazası haberi de almazdı. çünkü kazalar hiç olmazdı. Evlerde elektrik yoktu mesela . Bu yüzden gaz lambasıyla çok ders yaptım. Ama sınıfın en çalışkan talebelerinden biriydim. Evimizde buzdolabımız ve çeşmemiz de yoktu. Ama buz gibi kaya suyu olan kuyularımız vardı. Şimdi ki gibi 12 saat, 14 saat gibi çalışma mesaileri de yoktu. Hele ikinci bir iş yapma ihtiyacımız hiç olmadı. Çünkü babam bankadan kredi çekmezdi. Bu yüzden bizim faizle senetle hiç işimiz olmadı. “Çok hastayım!” diyenimiz pek nadirdi. Hele psikiyatri doktoruna gidenini hiç görmedim. Çünkü biz stres nedir bilmezdik. Mesela internet, televizyon ve uydu kanalları yoktu. Ama çizgi film tadında, korku filmi heyecanında masallarımız vardı. Mukayese edecek olursak; askerimiz de vardı bizim polisimiz de. Ama hiç şehit vermezdik. Bu yüzden babam radyoyu açında “Haberleri dinleyelim.” demezdi. İşte bu yüzdendir geçmişe olan özlemimiz. Modern çağ dediğimiz şu hızlı yaşamın içinde kırbaç yemiş ürkek bir kır at gibi doludizgin gidiyoruz. Gayemiz meçhul, hedefimiz yok. Geleceğimiz karanlık, ışığımız yok. Oysaki ayıp değildi elbisemizdeki yama. Şimdi vitrinler birbiriyle yarışta. Bir yarımız uyuşturucunun batağında, bir yarımız fuhuşun yatağında. Bu hırs, bu gaflet, bu kavga, bu şiddet niye? Bir masum nesil elden gidiyor. Moden Türkiye mi dediniz! Yaşayabilirseniz yaşayın….
Ekleme Tarihi: 11 Temmuz 2016 - Pazartesi

Modern çağ dediğimiz hayatlar

Modern çağ mı dediniz! Ben bu çağı hiç yaşamadım ki. Ancak külfetiyle boğuşuyoruz. Mesela benimle sohbet etseniz, geçmişe olan özlemimi şöyle anlatırdım sizlere: Benim babam toprak çiftçisiydi. Arabası yoktu. Uçağa asla binmedi . Çünkü o seyahat etmezdi . Onun yurtiçi de yurt dışı da kırk dönümlük tarlasıydı . Anamla babamın günlüğü tarlaya gider orada bütün gün çalışır akşam olunca eve gelirlerdi . Anam tarladan topladığı sebzelerden yemek yapar, bize yedirirdi. Sonra erkenden yatarlardı. Çünkü ertesi gün tarlada yapacak çok işleri vardı. Günleri böyle geçerdi. Ruhları şad olsun! Biz kışın hiç yaz meyvesi ve sebzesi yemezdik. Hepsini yazdan kuruturduk. Bu yüzden biz hormon nedir bilmedik. Mesela kimsenin evinde ecza dolabı yoktu. Çünkü böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. Trafik kazası haberi de almazdı. çünkü kazalar hiç olmazdı. Evlerde elektrik yoktu mesela . Bu yüzden gaz lambasıyla çok ders yaptım. Ama sınıfın en çalışkan talebelerinden biriydim. Evimizde buzdolabımız ve çeşmemiz de yoktu. Ama buz gibi kaya suyu olan kuyularımız vardı. Şimdi ki gibi 12 saat, 14 saat gibi çalışma mesaileri de yoktu. Hele ikinci bir iş yapma ihtiyacımız hiç olmadı. Çünkü babam bankadan kredi çekmezdi. Bu yüzden bizim faizle senetle hiç işimiz olmadı. “Çok hastayım!” diyenimiz pek nadirdi. Hele psikiyatri doktoruna gidenini hiç görmedim. Çünkü biz stres nedir bilmezdik. Mesela internet, televizyon ve uydu kanalları yoktu. Ama çizgi film tadında, korku filmi heyecanında masallarımız vardı. Mukayese edecek olursak; askerimiz de vardı bizim polisimiz de. Ama hiç şehit vermezdik. Bu yüzden babam radyoyu açında “Haberleri dinleyelim.” demezdi. İşte bu yüzdendir geçmişe olan özlemimiz. Modern çağ dediğimiz şu hızlı yaşamın içinde kırbaç yemiş ürkek bir kır at gibi doludizgin gidiyoruz. Gayemiz meçhul, hedefimiz yok. Geleceğimiz karanlık, ışığımız yok. Oysaki ayıp değildi elbisemizdeki yama. Şimdi vitrinler birbiriyle yarışta. Bir yarımız uyuşturucunun batağında, bir yarımız fuhuşun yatağında. Bu hırs, bu gaflet, bu kavga, bu şiddet niye? Bir masum nesil elden gidiyor. Moden Türkiye mi dediniz! Yaşayabilirseniz yaşayın….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.