Camdan kulelerinden çığırtkan pazarcılara taş çıkartırcasına “can doğranılan”, “kan içilen” zavallılar dünyasında yaşıyoruz. Ya da yaşıyor olduğumuzu sanıyoruz. Sanrı Cumhuriyeti… Cehenneme dönen coğrafyamızda, vah halinize diyecek kendimizden başka da kimsecikler yok gibi hani. Atsızın narası ile inilen tanrı dağından geriye elinizde, avucunuzda bir hayvan simgesinden gayrı bir şey kalmayan ayrı bir zavallılığınızı da çerçeveletip duvarlarınızın en üst köşesine asmadınızsa, asınız. Belki diyorum, başka bir dünyanın mümkün olduğunu bilmeseydim, bilmeseydik daha mı az acı duyardık yaşanılanlardan. Belki diyorum, vatan diye kendi mezarını kazan, ulus diye çığırtganlaşan aklınızın kıyısının ucunda bile olsa, üzerinde yaşadığımız dünyanın tek bir ülke olduğu düşüncesi otursa, sınırların olmadığı ve yeryüzündeki tüm insanların bu ülkenin içinde yaşadıklarını, yaşadığımızı düşünsek, düşünebilseydik. Başka bir ülkenin virüsüne sevindirik olmazdık. Başka bir ülkenin acısına kayıtsız kalmazdık. Başka bir ülkenin açlığına burun kıvırmazdık. Belki kendi ülkesinin insanının yaşaması için başka bir ülkenin insanının ölümüne bayrak sallamazdık. Belki dinerdi annelerin gözyaşı o zaman, Belki bunca çaresiz hissetmezdik o zaman. Belki o zaman, sokağımız, mahallemiz, meydanlarımız ölülerimizin isimleriyle dolup taşmazdı. Ölülerimizin arasında yaşamaya, nefes almaya çalışmazdık o zaman. Belki… Belki… Ve belki bir gece ansızın, çocuğunuz “ben asker olmak istemiyorum, ölmek istemiyorum” diye fırlamazdı yatağından. Belki ölüm çığırtkanlığı, nefret barbarlığı yapılan bu çağdan utanç duymazdık o zaman. Paranın ahlakı insan da, insani hiçbir ahlak bırakmıyor ne yazık ki. Bu hem çok acı hem de çok utanılası. Hepsi bu. |
Aynı göğün çocuklarıyız
Camdan kulelerinden çığırtkan pazarcılara taş çıkartırcasına “can doğranılan”, “kan içilen” zavallılar dünyasında yaşıyoruz. Ya da yaşıyor olduğumuzu sanıyoruz.
Sanrı Cumhuriyeti…
Cehenneme dönen coğrafyamızda, vah halinize diyecek kendimizden başka da kimsecikler yok gibi hani.
Atsızın narası ile inilen tanrı dağından geriye elinizde, avucunuzda bir hayvan simgesinden gayrı bir şey kalmayan ayrı bir zavallılığınızı da çerçeveletip duvarlarınızın en üst köşesine asmadınızsa, asınız.
Belki diyorum, başka bir dünyanın mümkün olduğunu bilmeseydim, bilmeseydik daha mı az acı duyardık yaşanılanlardan.
Belki diyorum, vatan diye kendi mezarını kazan, ulus diye çığırtganlaşan aklınızın kıyısının ucunda bile olsa, üzerinde yaşadığımız dünyanın tek bir ülke olduğu düşüncesi otursa, sınırların olmadığı ve yeryüzündeki tüm insanların bu ülkenin içinde yaşadıklarını, yaşadığımızı düşünsek, düşünebilseydik.
Başka bir ülkenin virüsüne sevindirik olmazdık.
Başka bir ülkenin acısına kayıtsız kalmazdık.
Başka bir ülkenin açlığına burun kıvırmazdık.
Belki kendi ülkesinin insanının yaşaması için başka bir ülkenin insanının ölümüne bayrak sallamazdık.
Belki dinerdi annelerin gözyaşı o zaman,
Belki bunca çaresiz hissetmezdik o zaman.
Belki o zaman, sokağımız, mahallemiz, meydanlarımız ölülerimizin isimleriyle dolup taşmazdı.
Ölülerimizin arasında yaşamaya, nefes almaya çalışmazdık o zaman.
Belki…
Belki…
Ve belki bir gece ansızın, çocuğunuz “ben asker olmak istemiyorum, ölmek istemiyorum” diye fırlamazdı yatağından.
Belki ölüm çığırtkanlığı, nefret barbarlığı yapılan bu çağdan utanç duymazdık o zaman.
Paranın ahlakı insan da, insani hiçbir ahlak bırakmıyor ne yazık ki. Bu hem çok acı hem de çok utanılası.
Hepsi bu.
Ekleme
Tarihi: 29 Şubat 2020 - Cumartesi
Aynı göğün çocuklarıyız
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.