whatsapp
Havva Dilek
Köşe Yazarı
Havva Dilek
 

Şair öldürülen her şiir’inde ölür

Bana bir mezar al anne. Ölümlerden ölüm seçtim kendime, Hazırlan şölenime. Şair, öldürülen her şiir’inde ölür. Kaç kez öldüm ben anne ? Kaç kez tabut hazırladın bana kavak ağacından, Kıymıkları kanatarak tırnaklarını ? Boşuna saklanmışsın, asma ağacı örmüş seni. Şarapta ki üzümler söylediler bana da, Kederlenme sen. “Her canlı ölümü tadacaktır”  yazıyordu Mezarlıkların girişinde. Kaç kez yazıyordu anne  ? Beraber okuduk , kaç kez ölebilirdi ki insan ? Oysa biz , On kez, yüz kez , bin kez… Çok kez Gizlice buynuz ağacının yapraklarının arasına  gömdük beni, Kimseciklere söylemedin değil mi anne ? Sonra, Sonra her sabah yeniden dirilttik Boğarak hıçkırıklarımızı ağıtlara. Hıçkırıklar, gecenin gözlerine gömer ölülerini, Bilirsin sen. Ağladığımızı kimseler duymadı değil mi anne ? Ne işe yarar ağlamak ? Çocuklar iç yerimizden göçüp gittikten sonra. Kalbin düğmeleri yırtan inip kalkışı ne işe yarar ? İpe sermişim bakışlarımı… Say ki seyirlik gerdek gecesi ertesi mendili gözlerin, Gözlerim. Off… Nerden geldi aklıma şimdi benim. Bacak arasında söndürülen şehveti, Toplasak, bölsek, çarpsak  Kaç mendil eder ? Kaç dönüm, kaç inek , kaç koyun ? --Eski bir yara, hala kollarımızdan çekiştiriyor anne. Dört işlemin iyidir senin, On altı yaşında ki gözlerinle söyle, kaç mendil kanar ? Bilsinler .. Sen bilirsin, Hala çalgılı çengili ipe asıyorlar mı ut yerlerimizi ? Bilmiyorsan, Pazar yerine gelen satıcı kadınlara sorsan hani, Kapatıyorlar mı yüzlerini al yazmalarla Bir kuşluk vakti yine ? Hani diyorum, Kalbim oralarda bir yerde, ipe serilmiş olabilir mi ? Bir sorsan diyorum anne , bir sorsan. Diyorum ki, Akdeniz’in ana karasına hasret  İrili ufaklı adalarda leş gagalayan martılara sorsan. --Martıları ne çok severim bilirsin. Nerde sabahlıyor kalbim , söylemezler değil mi ? Parçalamışlardır belki de, Üzmez beni , söyle bilsin martılar. Ölülerin kalbi acımazdı değil mi anne ? Ah Kalbim ! Bombalanan kentlerin ortasında, Güvercin ürkekliğiyle uyuyakalmış çocukların Avuçlarındadır belki,  bir baksan. Aç sineklerden yüzlerini ayıramadığım utançların Dudaklarına sıvanmıştır belki de kim bilir, Bir de oraya bak benim için anne. Napalm bombasıyla yanan o kız çocuğunun Çıplak ayaklarıyla; korkuyu, dehşeti çiğneyerek Koşuyor olabilir mi ? Kalbim nerdesin ? Bana bir mezar al  anne. Ölümlerden ölüm seçtim kendime, Hazırlan şölenime. Şair , öldürülen her şiir’inde ölür ! Biliyorsun değil mi anne ?
Ekleme Tarihi: 02 Aralık 2016 - Cuma

Şair öldürülen her şiir’inde ölür

Bana bir mezar al anne.
Ölümlerden ölüm seçtim kendime,
Hazırlan şölenime.
Şair, öldürülen her şiir’inde ölür.
Kaç kez öldüm ben anne ?
Kaç kez tabut hazırladın bana kavak ağacından,
Kıymıkları kanatarak tırnaklarını ?
Boşuna saklanmışsın, asma ağacı örmüş seni.
Şarapta ki üzümler söylediler bana da,
Kederlenme sen.
“Her canlı ölümü tadacaktır”  yazıyordu
Mezarlıkların girişinde.
Kaç kez yazıyordu anne  ?

Beraber okuduk , kaç kez ölebilirdi ki insan ?
Oysa biz ,
On kez, yüz kez , bin kez… Çok kez
Gizlice buynuz ağacının yapraklarının arasına  gömdük beni,
Kimseciklere söylemedin değil mi anne ?
Sonra,
Sonra her sabah yeniden dirilttik
Boğarak hıçkırıklarımızı ağıtlara.
Hıçkırıklar, gecenin gözlerine gömer ölülerini,
Bilirsin sen.
Ağladığımızı kimseler duymadı değil mi anne ?
Ne işe yarar ağlamak ?
Çocuklar iç yerimizden göçüp gittikten sonra.
Kalbin düğmeleri yırtan inip kalkışı ne işe yarar ?
İpe sermişim bakışlarımı…
Say ki seyirlik gerdek gecesi ertesi mendili gözlerin,
Gözlerim.
Off…

Nerden geldi aklıma şimdi benim.
Bacak arasında söndürülen şehveti,
Toplasak, bölsek, çarpsak 
Kaç mendil eder ?
Kaç dönüm, kaç inek , kaç koyun ?
--Eski bir yara, hala kollarımızdan çekiştiriyor anne.
Dört işlemin iyidir senin,
On altı yaşında ki gözlerinle söyle, kaç mendil kanar ?

Bilsinler ..
Sen bilirsin,
Hala çalgılı çengili ipe asıyorlar mı ut yerlerimizi ?
Bilmiyorsan,

Pazar yerine gelen satıcı kadınlara sorsan hani,
Kapatıyorlar mı yüzlerini al yazmalarla
Bir kuşluk vakti yine ?
Hani diyorum,
Kalbim oralarda bir yerde, ipe serilmiş olabilir mi ?
Bir sorsan diyorum anne , bir sorsan.
Diyorum ki,
Akdeniz’in ana karasına hasret 
İrili ufaklı adalarda leş gagalayan martılara sorsan.
--Martıları ne çok severim bilirsin.
Nerde sabahlıyor kalbim , söylemezler değil mi ?
Parçalamışlardır belki de,

Üzmez beni , söyle bilsin martılar.
Ölülerin kalbi acımazdı değil mi anne ?
Ah Kalbim !
Bombalanan kentlerin ortasında,
Güvercin ürkekliğiyle uyuyakalmış çocukların
Avuçlarındadır belki,  bir baksan.
Aç sineklerden yüzlerini ayıramadığım utançların
Dudaklarına sıvanmıştır belki de kim bilir,
Bir de oraya bak benim için anne.
Napalm bombasıyla yanan o kız çocuğunun
Çıplak ayaklarıyla; korkuyu, dehşeti çiğneyerek
Koşuyor olabilir mi ?
Kalbim nerdesin ?
Bana bir mezar al  anne.
Ölümlerden ölüm seçtim kendime,
Hazırlan şölenime.
Şair , öldürülen her şiir’inde ölür !
Biliyorsun değil mi anne ?

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.