Büyük Önderimizi, 19 Mayıs’ın 98. yıldönümü nedeniyle dün, bir kez daha saygıyla, şükranla ve özlemle andık.
Savaş meydanlarından gelip, çizmelerinin tozuyla Büyük Millet Meclisi’ni açan Gazi Mustafa Kemal, dünyada ilk olmak üzere 23 Nisan’ı, çocuklara “bayram” olarak armağan etmişti.
19 Mayıs ise gençlere armağan…
Hatta kendi doğum gününü de 19 Mayıs olarak belirlemişti.
O büyük liderin Türk gençliğine nasıl güvendiğini anlamak için “Gençliğe Hitabesi” yetiyor. Kaldı ki, gençliğe güvenini, inancını yansıtan, her biri vecize olmuş ne çok sözü var…
Peki, Ata’nın bu kadar güvendiği, inandığı ve Türkiye Cumhuriyeti’ni emanet ettiği Türk gençliği, bugün ne durumda?
Bir araştırmaya göre, gençlerde eğitim, sağlık ve iş yaşamına ilişkin memnuniyetsizlik oranı yüzde 30’a ulaşıyor. Gelir seviyelerinden dolayı yoksunluk hissi yaşayan, bir başka deyişle göreli yoksulluk çeken gençlerin oranı ise yüzde 70 çıkmış.
“Hayatınızdan memnun musunuz?” sorusu yöneltilen gençlerden yüzde 30’u olumlu, yüzde 30’u olumsuz cevap verirken, yüzde 40’lık bir kesim, “az memnun” ya da “pek memnun değil” kategorisinde kalmış.
Yaşama tutkusunun, coşku ve heyecanın, geleceğe dönük umutların en güçlü olduğu çağda, “memnuniyet” oranının yüzde 30’da kalması, üzerinde durulması gereken bir olgu.
Gençler neden yeteri kadar mutlu ve gelecekten umutlu değil diye, sorunu masaya yatırmak gerekiyor.
Elbette bunun nedenini, ülkede artan işsizlik oranlarını incelediğinizde yakalamanız zor olmuyor.
En son verilere göre, işsizlik oranı yüzde 12,6 seviyesinde.
Genç nüfusta bu oran çok daha yüksek: Yüzde 23,3…
Bunlar bir de “açık işsizlik” olarak tanımlanıyor. Yani aktif olarak iş arayanlar… İş aramaktan bıkmış, umudunu yitirmiş, ya da çalışmak istediği halde “nasılsa iş yok” diye köşesine, aile içine çekilmiş işsizleri de sayarsanız, oranın çok daha yüksek olduğunu düşünmek durumundasınız.
Özellikle eğitimli gençlerde yoğun bir işsizlik söz konusu.
İşsiz gencin hayatından memnun olması düşünülebilir mi?
Diğer bir gerçek de, işletmelerin sürekli “nitelikli eleman” arıyor oluşları…
Alanında iyi yetişmiş, elinden iş gelen, “meslek sahibi” eleman…
İşte işgücü piyasamızın gerçeği: Niteliksiz eleman çok, niteliklisi pek yok…
Bunun nedenini de, eğitim sistemimizde aramamız gerekir. Demek ki, gençlerimize, onları gerçek anlamda bir meslek sahibi yapacak şekilde eğitim veremiyoruz.
İşsizliğin artmasında ise, hiç kuşku yok ki, yatırımların yavaşlamasının payı var.
Terör, ayaklarımıza vurulmuş bir pranga gibi… Bölge ülkelerindeki kargaşa ve iç savaşlar, ülkemize terörist ve mülteci ihracı, süper güçlerin Ortadoğu haritasını yeniden belirleme hevesleri, dış politika ezberimizi bozan faktörler. Bunun sonuçlarını da “yalnızlaşarak” yaşıyoruz ve ekonomimiz her bakımdan olumsuz etkileniyor.
Kısacası, gençlerin mutsuzluğu, ülkenin genel sıkıntılarının doğal bir sonucu.
Sorunlarımızı çözmeye, birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlendirerek başlamamız gerektiğini bunun için sık sık tekrarlıyoruz.
Sorunlarımızın hayli ağır ve çok yönlü olduğunu bildiğimiz için…