Hangi müteahhit çalmıyor ki. Geçmişte Seydişehir Pınarbaşı’ndaki konutlarını ne hale getirdiler. Can kaybı yaşanmadı ama mesken sahiplerinin sızlamalarını ödeyebilecekler mi? Gelelim Türkiye’deki depremlerin oluğu yerlere. Binaları yapan yüklenici firma, yapı denetimciler sahtekâr. Belediyeler avantacı. Böyle olmasa o kadar yeni bina bu kadar kolay yıkılır mı? Adıyaman belediyesi yardıma koşması gerekirken bina depremle birlikte yerle bir olmuş. Yanındaki binada çatlak yok. Camları sapasağlam. Depremin yaşandığı 10 şehirde büyük yıkımlar var ama TOKİ tarafından yapılan binalar sapasağlam. Nasıl oluyor bu iş? Depremi kadere bağlayanlar var. Yüce yaratan sana akıl vermiş. Fen vermiş. Matematik vermiş. Mimar Sinan’ın asırlar önce öğrettiği yoldan değil sahtekârlık yolundan gitmişsin! Neyin kaderi! Depremi engelleyemezsin ama depremde bu kadar kolay yıkılan binaların altında ölen insanlara kader deyip geçiştiremezsin. Seydişehir’de müteahhit diye dışardan gelip konut yaptırıp ev sahiplerinin 3 kuruşuna sarkan hırsızlar sahtekar yapı denetimcileri ve avanta karşılığında usulsüzlüğe göz yuman dönemin belediyesi oldu. Tıpkı deprem bölgesindeki hırsızlar gibi. Son açıklanan deprem fay hattında Seydişehir yer almıyor. Ama bu demek değildir ki tehlike yaşamayacağız! Yer sarsıntılarının ne olacağı belli olmaz. Onun içi ilçemizde son 30 yılda yapılan tüm binaların zelzeleye bağlı yıkılmayı beklemeden bağımsız denetçiler tarafından denetlenmeli! Kimler sorumluysa canı yansın! Hiç olmazsa vatandaşlara acılar yaşatmasınlar.