Sokaklarında kuşlar ki intihar.
Uykusuz bir mevsim
Bu kış.
Düş aynası kırılmış çocukların
Saat sabahın yedisi, etraf karanlık, hava hafif puslu, birazda yağmur sarhoşluğu. Kekremsi bir rüzgâr lodosa çevirmek için doğum sancısıyla kıvranıyor.
Saat yedi on beş, evlerin ışıklarını sokak lambaları karşılıyor, kapılar açılıyor teker teker karanlığa doğru, çocuklar bir arıktan akar gibi düşüyor yollara..
Siyah saçlı olanı kahverengi gözleriyle gelen servise bakıyor. Kırmızı montlu olanı pembe tokalı kız çocuğuyla şakalaşıyor.
Kaldırımlar ıslak, okul servislerinin gözlerinde taze bir uyku. Karanlık gözlerini ovuşturuyor, belli ki karanlığında uykusu var.
Annesinin ellerinden çekiştiriyor sarı saçlı olanı, mavi spor ayakkabılarıyla uykunun peşinden koşturuyor bir başkası, bir yakalasa sarılacak uykusuna sımsıkı belli ki.
Karanlıkta bu çocukların ne işi var? Beden sınıfta baş yastıkta kalmış bir çocuk ders mi anlar?
Sabah yedi otuz, karanlık yağmur suyuyla elini yüzünü yıkıyor, uykunun en tatlı yerinde henüz perdeler.
Araba sesi, benzin kokusu, tanıdık bir kokuyu da getirmiş olmalı rüzgâr, deniz kokusuna benziyor biraz.
Çocukların duyumsadığı tek koku ev kokusu, evinde yastık kokusu, yastıkta uyku kokusu.
Elektrik tasarrufu için hadi saat uygulamasında inat ediyorsunuz, çocukların uykusundan hangi tasarrufu elde ediyorsunuz, söyleyende bilsin bu çocuklar.
Koca bir neslin aklına tasarruf deyince karanlıktan başka hiçbir şey gelmeyecekmiş gibi.
Çocuklar uykuyla büyürler, bilin istedim.
Hepsi bu.