Yaşamın kendisini anlamayanlar yaşamak için kendilerine sürekli nedenler ararlar. Birisini sevmek için onlarca neden bulabilenler, aynı insandan nefret etmek için de onlarca neden bulabilirler. Hayat birçok şeyin örnekleriyle doludur, akıl süzgecinden geçiremezsen elini her tutan eli tutmak, sana söylenen her komuta uymak, kalk ziliyle uyanmak, yat ziliyle yatmak dışında bir seçeneği görmen imkânsızlaşır doğal olarak. Önce bu virüsü Çinliler bile bile çıkardılar diye, nerde çekik gözlü biri görülse kafasına kürekle vurularak derdest edildi. Sonra virüsü Müslümanlar yayıyor diyerek Müslüman olanların ayaklarına çelme takıldı. Yok, canım bu virüsü beyazlar çıkarıyor nidaları ile beyazların tedavileri engellenmeye çalışıldı. Başka yerlerde virüsü yayan siyahlardır diyerek benzer yaklaşımlarla ayrıştırmalar yapıldı. Salgının sahte olduğu inancı ile 5 G teknolojisinin bir şekilde koronavirüs salgınına neden olduğu iddiası ile telefon direklerine saldıranlar, “nefesinizi 10 dakika tutar bu süre zarfında öksürmezseniz siz de hastalık yokturlarla” yarış edenler, 25 derece ısıda virüsün öleceğine inananların sıcak yer arayışları, alkolün dezenfektan gücünü midesinde sınayanların açmazlığı hep aynı sokakta birleşti. Dualarla virüsü kendi ülkesinin dışına kovaladığına, tanrının onun ülkesini diğer ülkelerden daha çok sevdiğine inananlarla, alkolün virüse karşı etkili olduğunu düşündüğü için 5 yaşında ki çocuğuna kaçak alkol içirterek çocuğun kör olmasına neden olan anne-baba aynı inanma duygusuna sahiptir özünde. Bilmemenin gücünden aldığı güçle maske de neymiş diyenler, test sonucu pozitif çıktığı için sağlık ekiplerine direnenler, karantina altına alınan mahallelerin altını oyup mahalleden sıvışanlar, sokağa çıkmayıp apartmanların balkonlarını, teraslarını toplu merasimlere çevirenler, keyfe keder parklara yayılanlar, sizler de tedbirleri erken kaldıranlarla aynı saftasınız ve siz de bu salgında ölenlerden sorumlusunuz. Hayatın her alanında kısıtlamalar uygulanırken, zorunlu üretime dâhil olmadıkları halde, özel izinlerle fabrikalarının üretimine ara vermeyenler, enfekte olmuş işçilerinin temaslılarıyla işçileri zorla çalıştıranlar ölenlerin boyunlarında sizin da parmaklarınızın izi var bu arada. 65 yaş üzeri olup, “biz niçin evlere hapsedildik, biz önlem almasını bilmiyor muyuz ?”diye yaygara koparanlar, “kaçımızın kronik bir hastalığı yok” acaba diye sorsanız kendinize durumu biraz olsun anlayacaksınız, ama olmaz. Ekonomik nedenlerle erken “normalleşmeye” geçmek virüsü yok etmez, etmediği gibi bu virüslü bir dünyanın bizzat kabulüdür. Karşılaşacağın bir salgın için, sağlık için zamanında kaynak ayırmazsan tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgınla karşılaştığında “10 tl” senin çıkış noktasında çıkmaz sokağın olur. Hepsi bu