İnsan ümidini kaybettiği zaman yaşamakta anlamını yitirmeye başlar.
Her gelen yıl için bir öncekinden daha iyi olsun, hayatımıza, insanlığa dair güzellikler getirmesi dileğiyle başlıyoruz.
Sanırım başladığımızla kalıp daha zor bir yıl, daha zorlu şartlarda yaşamak zorunda bırakılıyoruz.
Gelecek kaygısı, umutsuzluk, tükenmişlik, temel tüketim nesnelerine erişimde artan eşitsizlik, enflasyon, ülke insanımızı bunaltan zamlar, paranın alım gücünün an be an düşmesi, emeğin üretkenliğinin artmasına rağmen fiyatının(asgari ücret) temel ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalması vb.
Umudunu korumak vitrinlere bakarak sağlanan bir şey olmadığı için yaşamın kıyısına gelip oradan yol almaya, nefes almaya çalışan milyonların ülkesiyiz maalesef.
Rant uğruna yuva olması gereken evleri mezar olan elli binin üzerindeki insanımızın sesi olamadık.
Bir AVM'nin üçüncü katından, "On beş bin lira borcum var, açım ben aç çocuklarım aç" diye bağırarak kendini aşağıya bırakan bir babanın nefesi de olamadık.
Boşanmak istediği için kocası tarafından öldürülen yüzlerce kadının yasası da olamadık.
24 saatte 12 yoksul evin evladına can da olamadık.
Olamadığımız o kadar çok şey var ki saymakla bitmez sanırım.
Olabildiğimiz ne var diye düşünmeden edemiyor insan.
Hiç...
Yine de yeni bir yıla umutla bakmak istiyorum. Eğer yaşıyorsak umutla bakmak zorundayız bu güne, bu günden yarına.
Yaşamak ümitli bir iştir sevgilim.
Yaşamak; seni sevmek gibi ciddi bir iştir.*
İyiliğin ve kötülüğün ötesinde insanca bir yıl olsun öncelikle. Öncelikler değil incelikler olsun hayatınızda.
Yıllar sonra geriye dönüp baktığınızda iyi ki böyle yaşamışım dediğiniz bir hikâyeniz olsun mesela.
Seviyorsanız hesapsızca sevin, korkusuzca yürüyün yürüdüğünüz yolu ve mutlaka gülümseyin hayata!
Bir 365 gün daha sona eriyor hayatlarımızdan, iyisiyle kötüsüyle, eğrisiyle doğrusuyla yaşadık, yaşayamadık.
Yaşayacağız elbette.
İşte önümüzde kocaman bir yıl daha, hepinize gireceğimiz yeni yılda başarılar dilerim.
Son sözü yine Nazım usta verelim:
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için yaşamak yanı ağır bastığından.*
Mus mutlu yıllar dilerim efenim!
*Nazım Hikmet Ran