İki beyaz kelebek gördüm bu gün
Beyaz iki kelebek birbirinin peşinde.
Bense deli sessizim, bu iyiye işaret değil…
Serçeler sesimi çaldığından mıdır nedir
Daha bir ürkektiler çimlerin arasında.
Köpek parkında ayakkabılarımı çıkardım
Çocukların kaydıraktan kayması niyetine
Bir sigara yaktım
Çocuklar da ürkektiler.
Anne , abla kim varsa yanında , onun gözüyle yüzüme baktılar
Gördün mü ?
Dinmeyecek bu sessizliğim ve de
Ruhumda çoğalan gökkuşağı.
Geceyi hiç sorma !
Kalın , siyah bir örtü atmış üstüme
Örtü meselesini sonra anlatırım , dedim ya parktayım.
Mevsim baharmış , kime bu bahar ?
Baharda onca kan mı akar…
Ağaçlara , parklara , bahçelere
Kuş kafalılara diyesim var , kuşlara üzülürüm.
Ne çok yürüdüm bu gün
Kaç kilometre diye sorma , bilmiyorum.
Ayağımda “ adım sayar “ mı var ?
Bir kadınla tanıştım iskeleye inen asansörün kapısında
Dünden eskiydi yüzü,
Siyah saçları taranmışla taranmamış arası
Yat ta çalışıyormuş.
Gözlerine bakmadım bile bile
İçini içimde görmekten kaçtım sanırım.
Biliyorsun ben “göz severim”.
Bir bardak çay ikram etmek istedi
Ben de içmek…
Sanki uzun zamandır tanışıyorduk
Oysa sadece iyi günler dilemiştik birbirimize
Ve tanımadığım bir kızın fotoğrafını çektim
“thank you “ dedi İngilizce.
İngilizce neden evrensel dildir sence ?
Kız Tayland’lı sanırım
Selfie yaptık balıkların evinin bahçesinde.
Su gibi duruydu yüzü , güzeldi.
Dinmeyecek bu sessizliğim…
Parklarda sabahlayan insanlar çoğalıyor habire,
Mezarlığın girişindeki kamelyayı ev yapmışlar ;
Giyiniyorlar, soyunuyorlar …
Gün ortası tatlı uyku
Acı uyku,
Kaçak uyku …
İkincisi benimkisi .
Zil çalacak az sonra
Sessizlik hadi kalk ! Okul kapısına gidelim
Çocukların sesini seveceğim.
Biliyorum yine de dinmeyecek bu sessizliğim.