Medya yönlendirmesi-savaş psikolojisi ve Filistin’e bakış algılarımız 4 gün önce Hamasın İsrail'e saldırması sonrası sosyal medya üzerinden herkes kendi siyasal, dinsel, sınıfsal penceresinden paylaşımlar yaptı veya yapılan paylaşımlara yorumlar yaptı. Beni en çok rahatsız eden Türkiye’deki ulusalcıların, Milliyetçi, İslamcı cenahın yaptığı paylaşımlar veya yorumlar değil Sosyalist düşünen ve Filistin meselesinde fiziki büyük bedeller ödeyen cenahın ulusalcı ve milliyetçi cenahın kuyruğuna takılıp benzer yorumlara katkı sunmaları ve bunlardan farklı bir açılımı sunamamaları evet, bu yorumları bazen sorguladığımda anlıyorum. Son 40 yılda yaşadıklarımız veya emek hareketine, Sosyalist ve devrimcilere yaşatılan acıların, haksızlıkların etkisinindi olduğunu anlayabiliyorum. Türkiye'de at izinin it izine karıştığı, dünyadaki sınıfsal ve toplumsal olaylardaki algılamalar, Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinin bundan çıkardığı ve çıkaramadığı dersler, son 50 yıldır Orta-doğudaki gelişmeler, Kürt meselesi ve pkk terör eylemlerinin Türkiye sol penceresinden yansıması ve okumaları derin yarılmaları ve yeniden siyasal oluşumları beraberinde getirmiştir. Ama en önemli nedenlerin başında son 50-60 yıllık sağcı- muhafazakâr toplumsal dönüşüm ABD emperyalizmi eliyle bu topluma dikta edilmiş bunun sonucunda sorunları ve eksiklikleriyle var olan laik seküler kazanımları olan Cumhuriyete tüm kesimlerde sahiplenmeyi zorunlu kılmış, Tkp'den Zafer partisine, Haydar Baş'ın partisi BTP'den CHP’ye Cumhuriyet, Sekülerizm, ulus devlet noktalarında ortak paydaya getirmiştir. Bunun çimentosunda oluşturan temek dinamik AKP eliyle uygulanan İslam coğrafyası ve kıta Afrika’sından getirilen düzensiz ve vasıfsız göçler, eğitim ve sosyal yaşam alanlarındaki din temelli dayatmalar en büyük etki olmuştur. Bu değişimler ve dönüşümler Türkiye sol hareketinde zaman içerisinde hem kendi içinde yarılmayı, hem de sınıf temelli yapılanmadan çok ulusalcı, AKP karşıtı seküler temelli eğilimi geliştirmiştir. Bu eğilim zamanla Ortanın solunda duran Sosyal demokrat Kemalist eğilimlerde milliyetçi eşmeyi hızlandırmıştır. Bugün Ermeni meselesi, Kürt meselesi, Göç meselesi, Eğitim meselesinde çok farklı algılarla analiz yapan eğilimler ortaklaşabilmiştir. Ülke içinde solun ve devrimcilerin bakışındaki dinamikler eksik tanımlamalar yapsam ‘da aşağı yukarı bunlar olmuş ve bu bakış algısı dış siyasette benzer iz düşümleri beraberinde getirmiştir. Türkiye sol hareketi 1960'lara kadar TKP tekelinde gelişmiş 1960 darbesinden sonra TİP ve benzeri sosyalist yapıların, DİSK'in kurulması, Öğrenci hareketinin dünyadaki 68 gençlik hareketine ilgi duyması ve kendi dinamikleri içinde gelişim sağlayıp hızlı bir ivme yakalamıştı. Bu hızlı gelişimin temellerinden biri ülke içindeki denklemler, paramiliter sağın uyguladığı şiddete karşı tepki, diğer biri iste dünya ve orta-doğudaki devrimci hareketlerin mücadeleleri Türkiyedeki Sol gençlikte karşılık bulmuştur. Türkiye devrimci gençlik hareketlerine fiziki yakınlık ve Marksist Filistin örgütlerinin ses getiren eylemsel mücadeleleri cezbedici bir laboratuvar olarak görülmüştür. 68 gençlik hareketinden 78 gençlik hareketine kadar mit kayıtlarında 2500-3000 kişi olduğu tahmin edilen Türkiyeli devrimci yapılardan insanlar kimi askeri eğitim, kimisi enternasyonal dayanışma, kimi askeri kamp alanı yaratma, kimisi de Filistin davasına destek amaçlı gitmiş ve tahmini 80-100 kadar Türkiyeli devrimci İsrail’e karşı savaşlarda, baskınlarda ölmüştür. Yukarıda genel hatlarıyla, eksiklikleri ve yazmadıklarım çok olsa ‘da Türkiye’deki Devrimci hareketlerinin kaba bir Filistin fotoğrafını çektim. Ama bilinmelidir ki Türkiye’de sadece Sol değil; eleştiri yapsak ta toplumun tüm kesiminde Filistin konusunda durdukları yer yanlış hatalı destekte, Filistin’deki mücadele hattındaki değişimler olsa da Türkiye toplumunun genel desteği hiç bir zaman yüzde seksenlerden aşağı inmemiştir. Kendi penceremizden tarihsel bakışımızı, siyasal değerlerimizi, coğrafi hesaplarımızı, Sınıfsal pozisyonlarımızı doğru okuyamazsak asla Filistin’de yok edilen, soy kırıma uğrayan bir haklın feryadını anlayamayız. Osmanlıdaki tarihsel mitler üzerinden ittihatçı kafaların uydurmaları, Cumhuriyet dönemi tarih yazıcılığın geçmiş reddiyesi üzerinden yazılımı, son dönemdeki Amerikan beslemeleri olan paramiliter dinci örgüt kaygılarından dolayı yok edilmek istenen bir halkın feryadına sessiz kalıp İsraillin 70 yıllık soykırımını gözden kaçıramayız. Son dönemdeki ülkeye getirilen niteliksiz Ortadoğu menşeli göçmenler ve kişi başına 100 bin dolar GSMH düşen şatafat içinde yaşayan körfez ülkelerindeki Arap şeyhlerine göre duygusal tepkiler sunup toptancı bir bakışla mazlum Filistin halkına oh olsun hak ediyorsunuz diyemeyiz. Bugün İsrail Komünist partisi ve bir kaç sosyalist İsrailli parti Netenyahu ve ekibinin Filistin halkına soy kırım yaptığını, İsraillin İşgalci olduğunu onurluca haykırırken bizlerin hak ediyorlar dememiz ne kadar basit ne kadar kolaycılık. 1945 yılından bu güne binlerce kadın, çoluk çocuk katleden İsrail terör devletini görmezden gelip sadece bir bir fotoğraf üzerinden algılara kapılıp İsrail haklı demek ne kadar basit bir duruş. Türkiye'de kimsenin aklına gelmeyen başka bir pencereden kafanızı karıştırarak yorumumu noktalayacağım. Velev ki İsrail Filistinliler yok etti, sildi-süpürdü. Sizce o coğrafyada barış mı olacak,  yapacakları ilk iş Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mezopotamya’ya kadar Tevrat’taki büyük İsrail projesi. Bu gün Filistin’in yanında olmamak hem insanlık için bir ayıp hem de yeni bir Amerikan menşeli Ortadoğu halkları için tehlikeli İsrail, Bu ülkede kim ne derse desin ben Denizlerin, Mahirlerin sahip çıktığı, Bora Gözen, Ali Kirazların şehit düştüğü direnmeyi ve teslim olmamayı öğreten Filistin’in yanındayım... Yaşasın Filistin halkının Onurlu direnişi, Kahrolsun İsrail emperyalizmi.