Hanefi mezhebinin itikatta imamı Mâturîdî'dir. İmam Hanefi de, İmam Mâturîdî de Türk’tür.
Mâturîdî, Arapların itikatta imamı olan (şu anda Türk milletine dayatılan) nakilci anlayışı savunan İmam Eşari'den farklı olarak akılcı İslamı savunur. Mâturîdî, aklı, bilgi nazariyesinin merkezine yerleştirir. Ona göre akıl, Allah’ın insanoğluna iyi ile kötüyü ayırt etmesi için verdiği en yüce emanettir.
Diğer bir itikat imamı olan Eşari ise, Kuran'ı, dini insanların cüzi iradesinin anlayamayacağını, sorgulamadan nakillerin kabul edilmesini ve bir mürşidin dini anlatmasıyla insanların anlayacağını savunurken; Mâturîdî, aklı öne çıkarır, Allah'ın kullarına anlayamayacağı sözler söylemeyeceğini iddia ederek daha da ileri gider, "Velev ki Kuran olmasaydı, insan aklıyla Allah'ı bulurdu" der ve ilmin imandan önce geldiğini savunur.
Mâturîdî, aklı, hadis olduğu iddia edilen sözlerin ve dini metinlerin lafzi anlamına hapsederek, düşünmenin önüne geçip metnin hâkimiyetini kurmaya çalışanlara karşıdır.
Mâturîdî, sorunların çözümünün, belli şahıslara, yani siyasi- dinî lidere veya gizemli güçlerle donatılmış sufi önderlere (şeyh ve kutub) havale edilmesine karşıdır.
Geçmişten günümüze kadar gelen dinî tecrübeye (sünnet ve asar), yani ilk nesillerin dini anlama ve yaşama biçimlerini ideal bir dönem (asr-ı saadet) olarak sunulması ve her konunun çözümünün ve açıklamasının orada aranması yerine, oralardan faydalanılması ancak her dönemin kendi şartlarıyla değerlendirilmesinden yanadır.
Tarih, İmam Mâturîdî'yi haklı çıkarmıştır.
16. Yüzyıla kadar İmam Mâturîdî felsefesiyle İslam'ı kavrayan, düşünen Türkler dünyanın hâkimi olurken, bilimde ve teknikte de dünyanın en ileri milleti olmuşlardır.
İmam Eşari felsefesiyle yaşayan Araplar ise halen zilletten kurtulamamışlardır.
Türklere ne zaman ki (16. Yüzyıldan sonra) Hanefi Mezhebi diye Eşari itikat anlayışı şırınga edilmeye başlamıştır; işte o zaman, aklın ve düşüncenin önüne set çekilmeye başlanmış, yozlaşma günümüze kadar devam etmiş ve etmektedir.
Aslında Aleviliğin de, aklı ve düşünmeyi devre dışı bırakan bu İmam Eşari anlayışına bir başkaldırı olarak ortaya çıktığını gözlemlemekteyiz.
Alevi denilen ve %100 Türk olan bu insanlarımızla Hanefi Mezhebinin ve İmam Mâturîdî anlayışının sorunu olmamış ama Türk milletine dayatılan Eşari ve Emevi din anlayışının bütün Türklerle sorunu olmuştur.