Almanya'da iki gurbetçi Türkiyeli haym denilen işçi evlerinde aynı odada kalmaktadır.
Bu iki zer-zavat kendi aralarında hararetli tartışırlar ve tartışma öyle bir boyuta gelir ‘ki bizim yurttaşlar tartışmanın ardından kavgaya tutuşurlar. Hemen olay anında diğer Türkler araya girer ve iki tarafı ayırırlar ama gelgelelim birinin kaşı açılmış, diğerinin burnu kanıyor.
Olay yöneticilerin kulağına gidince hemen polise haber verirler ve anında Alman polisi olay yerine intikal eder. Bizim yurttaşları apar-topar karakola götürürler.
Kanlar içinde elleri kelepçeli vatandaşlarımızı karakol komiseri Alman hans görünce:
-derdiniz nedir?
-ne oldu?
-niye kavga ettiniz? Gibi merakını giderecek soruları peş peşe sıralayınca bizim sunni kökenli Türk atlıyor lafa...
-Efendim bu arkadaş Hz Osman'a, Hz. Ömer'e Hz Ebu bekir'e hakaret edip eleştiriyor. Diye sıralamaya başlarken hemen hans diğer Türk vatandaşa soruyor.
-Peki, bu doğrumu? Sen ne diyorsun?
Bizim diğer Türk.
-Efendim ben Şii'yim. Bu şahısın söylediği insanlar ve zihniyetindekiler Hz. Ali ve çocukları Hz Hasan, Hz Hüseyin’i öldürdüler, Hz Alinin hakkını yediler demeye başlayıp anlattıkça bizim Hans bir şey anlamıyor. Kafası karışık ve kaygıyla.
-Kesin artık, bır bır konuşuyorsunuz. Getirin bu söylediğiniz adamları birde onları dinleyeyim...
Tuhaf tuhaf bakan bizim yurttaşlar ağız birliğiyle
-Efendim getiremeyiz çünkü bu insanlar 1400 yıl önce öldüler.
Hans yarı ciddi yarı tebessümle 1400 yıl önce ölenler için kavga edildiğine göre bunlar deli herhâlde der, yardımcısına seslenir.
-Arkadaşım bu iki şahısın ifadelerini alıp önce akıl ve ruh sağlıklarının kontrolü için psikiyatri hastanesine sevk edin.
İşte dostlarım Orta-doğuda durumlar bu. Anlayan anladı.