Şark kurnazlığı; doğu dünyasının anlayışını, görgü ve davranışlarını, insan ilişkilerini anlatan bir tabir. Şark kurnazlığında, başkalarının haklarına karşı; bencillik ve menfaatçilik vardır. Şark kurnazlığında; ucuz ve kolay yoldan istediğini elde etme anlayışı hakimdir. Şark kurnazları kendilerini, herkesten daha zeki zannederler.
Şark kurnazları kendilerini zeki zannederler, ancak şark kurnazlığı ile zekâ arasında ters bir bağlantı vardır. Zeki insanlar kurnaz olmaz. Kurnazlar da zeki değillerdir. Zeki insanların küçük hesaplara aklı ermez. Çünkü onlar insanlık için büyük şeyler düşünmek ve yapmakla meşguldür. Zeki insanlar stratejik düşünür. Kurnazlık ise "köşeyi dönmeye çalışan" küçük insanlara özgü bir davranıştır. Farsçada kurnaz; kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını bilen, ufak oyunlarla amacına ulaşmaya çalışan, açıkgöz, hin olarak tarif edilir.
Şark kurnazlığı kalıtsal bir davranış değildir. Sonradan öğrenilir. Öğrenilmede; aile, yakın çevre, mahalle önemlidir. Adını doğudan alsa da sadece doğululara özgü bir anlayış ve davranış değildir. Batı toplumlarında da görülür. Ama en iyi şark kurnazları doğu toplumlarından ve özellikle erkekler arasından çıkar. Çünkü doğu toplumları, erkek egemen bir toplumdur.
Şark kurnazlarının en belirgin özelliklerinden biriside; hep mağdur olduklarını savunmalarıdır. Hep şikâyet ederler ki, en doğru, en haklı kendileridir. Bahane üretmekte, kendileri dışında sorumlu ve suçlu bulmakta ustalaşmışlardır. Kendilerine hiç toz kondurmazlar, kendilerini çok beğenirler.
Şark kurnazları kültürü ve kültürlü insanı sevmezler. Çünkü, kültürlü insan şark kurnazlığını hemen anlarlar, şark kurnazlarının ipliğini pazara çıkarlar. Bu nedenle şark kurnazları soran, sorgulayan, entelektüel insanları sevmez. Tam tersi değersizleştirmeye çalışırlar. Son yıllarda ülkemizde şark kurnazları, "beyaz Türkler" diye okumuş yazmış olanları, değersizleştirme gayreti içindeler. Şark kurnazlarına göre, kendileri "Anadoluludur, halkın ta kendisidir." En belirgin özellikleri manevi değerleri ve dini kullanmalarıdır. Esasında halkı da sevmezler. Onların korkularını, kaygılarını, onların kendilerine gösterdiği saygıyı severler ve kullanırlar. Konuşmaya ben diye başlarlar, kardeşlik, bayrak, din, kuran, Allah diye bitirirler.
Şark kurnazları denetlenmeyi, hesap vermeyi, kısaca demokrasiyi sevmez. Demokrasiyi hedefe giden yolda bir araç olarak görürler. Diğer insanlara, kullanılacak eşya gözü ile bakarlar. Milli iradeyi sakız gibi çiğner, milli iradeye saygı duymazlar. Bu tipler için milli irade, kendi yararlarına ise önemlidir. Dilleri sivri, konuşmaları ve davranışları nobrandır.
Şark kurnazları avlarının etrafını bir örümcek gibi sarar. Milli, manevi değerleri, dini fütursuzca kullanırlar. 1600'lü yıllarda Giardano Bruno bu tipleri çok güzel tarif etmiş, "Tanrı iradesini hâkim kılmak için, yer yüzündeki iyi insanları kullanır, yer yüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini, çıkarlarını haklı kılmak için tanrıyı kullanır." Haşa! Tanrıyı çıkarları için kullanmaktan bile çekinmezler.