İnsan ömrü umut dolu bir bekleyişle akıp gidiyor. Hüzünlü bir mevsimin akşamı gibi. Umut yolculuğu farkında olsak da olmasak da sona doğru ilerliyor.
Ölüm bir gerçektir. Yaşam ise büyüklerin dediği gibi yalancı bir yaşam. İnsan neden geçmişe özlem duyar? Oysa geçmiş hayatımızdan kayıp gitmiştir. Ufuk ise belirsiz bir ışık gibidir. Yine de insan hayallerle yaşıyor. Yarının mutluluğunu
Bugünün emekleri hazırlar. Acılar da sevinçler kadar hayatın bir parçasıdır. Bize düşen, bu iki gerçeği kabul etmek ve hayatı olduğu gibi kucaklamaktır. Değiştirebileceğimiz şeyler için mücadele etmeli, değiştiremeyeceğimiz şeyler karşısında ise sabırlı olmalıyız. Önce kendi gücümüze inanmalıyız.
Yaşamı anlamak, insanın önce kendisini anlamasıyla başlar. Değiştirebileceğimiz tek şey, kendi iç dünyamızdır. Başkalarının şartlarıyla zamanı değiştirmeye çalışmak hayalciliktir. Gerçek değişim, insanın kendisinden başlar.
Zamanı boşa harcamak yerine, değerini bilerek yaşamak bizi gerçek mutluluğa götürecektir.