Sevgi ve Saygıdeğer okuyucular, İnsanlığın Baş mimarı Kadınlarımız,
Bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Bugün, aslında bir anma ve yas günüdür.
Bundan 168 yıl önce, 8 Mart 1857’de köle gibi çalıştırılan Amerikalı Dokuma İşçisi Kadınlar, “Eşit İşe Eşit Ücret”, 8 saatlik işgünü, insanca çalışma koşulları için direniş başlatmışlardı. Ne yazık ki kadınların bu destansı direnişleri patronlar ve düzenin kolluk kuvvetleri tarafından şiddetle bastırılmıştır. Bu grev esnasında çıkan yangında fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi yanarak yaşamını yitirmiştir.
1910 yılında, 8 Mart, II. Enternasyonal’e bağlı Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansı’nda, Clara Zetkin’in önerisiyle, Para babalarının katlettiği kadın işçileri anmak ve mücadele günü olarak kutlanmak üzere “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak oybirliğiyle kabul edilmiştir.
2025 yılının 8 Mart’ında, Başta kadın ve erkek emekçilerimiz olmak üzere halkımız için, gençliğimiz için, çocuklarımız için değişen bir şey olmamıştır. Fabrikada ezilen, evde hor görülen, toplumda giydiği ile kınanan yargılanan ve dışlanan, gülüşü ile ayıplanan, eşinden ayrıldı diye suistimal edilmeye çalışılan, yok sayılan, değeri bilinmeyen, taciz ve tecavüz edilen, hunharca katledilen kadınlarımız.
Günümüzde emperyalizm insan hakları, demokrasi ve özgürlük maskesi altında girdiği ülkelerde başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere korkunç acılar yaşatmıştır.
Libya’da Kaddafi’nin katledilmesi ile kadın haklarında gerileme oldu. Taliban’ın kontrolündeki Afganistan’da kadınların ve kız çocuklarının yaşadıkları acılar ortada. Yine İran’da kadınlar, Ortaçağ’cı gericiliğin başörtüsü zorunluluğuna karşı mücadelesini sürdürüyor. Filistin’de Siyonist İsrail’in başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere halklara yaşattıkları bizleri insanlığımızdan utandırmaktadır. Siyonist İsrail’in işgali altındaki Gazze’de donarak yaşamlarını yitiren bebelerimizin fotoğrafları gözlerimizi kanattı.
Ülkemizin hali de maalesef içler acısı!
Bu topraklarda Mustafa Kemal önderliğinde Kurtuluş Savaşı verildi. Cumhuriyetin kurulmasıyla laiklik ilkesi kadınlarımıza bir nebze de olsa nefes oldu. Kadınlarımız açısından eğitim ve toplum hayatında Ortaçağ’cı Gericiliğin etkileri kırılmaya başlandı. Fakat günümüz Türkiye' sinde kadının ve çocukların güvencesi olan laikliğin yok edilme çabalarına şahit bırakılıyoruz.
Peygamber efendimiz (sav) kadınlarımız ile ilgili hadislerinde pek çok kez onların değerli olduğunu güzel davranışlarla muamele edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
“Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allah’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız.”
“Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.”
“Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir."
"Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum."
Bu sözleri toplumda kadına verilen önemi ve değerli oluşunu yansıtmaktadır. İslamiyet’i gerçek anlamda bilen, ilmini gören ve yaşayan insanların artmasını temenni ediyorum.
2024 yılında 394 kadın, 2025 yılında bugüne kadar 71 kadınımız yaşamdan, çocuklarından, ailelerinden insafsızca koparıldılar, katledildiler. (http://anitsayac.com/?year=2024 https://anitsayac.com/?year=2025 ).
Parababaları ve iktidar sadece kadın değil vatan, millet, halk düşmanıdır. Gözünü kırpmadan vatan topraklarını satıyorlar. Geçmiş röportajlarına sağır olanlar şehit analarının yaşadığı acıları hiçe sayarak oy kazanma derdi ile imkansız dedikleri esaretleri kaldırma çabalarına girdiler. Maalesef ki bunlar sınıf kadın, doğa, hayvan ve çocuk düşmanıdır.
Ekonomik krizlerde ilk işten çıkarılanlar kadınlar oluyor. Savaşlarda, doğal afetlerde, yoksulluğun yaşandığı yerlerde en çok acıyı kadınlar yaşıyor.
Tüm bunlara inat yaradılışının verdiği güç, dişil enerjisinin yüksekliği, yoktan var etme çabaları, hayatta kalma mücadelesi, evlatlarını koruma içgüdüsü ile sesini yükseltmekten korma kadın!
Babanın namusu değilsin! Kocanın malı değilsin! Toplumun kurbanı değilsin! Kendi yolunu kendi seçtiğin kalem ve renkte istediğin gibi çiz! Sen dünyaya kök salan en güçlü varlıksın!
Yalnız değilsin!
Kadın, bir Anka kuşu misali her defasında küllerinden yeniden ve yeniden doğuyor.
Bu topraklarda eşleriyle beraber bir Kurtuluş Savaşı kazanan Kuvayimilliyeci kadınlarımızın verdiği mücadele de bizlere ışık olmaktadır.
Sevgi ve Saygıdeğer İnsanlığın Yarısı Olan Kadınlarımız,
Hür, Güçlü, Mutlu, Tam Bağımsız bir Türkiye' de yaşayan ve yaşatan olarak;
Selam olsun 8 Mart’ı Yaratanlara!
Laiklik Kadının Özgürlüğüdür!
Laiklik Yoksa Bilim, Demokrasi ve Özgürlük Yoktur!
Bir gün değil her gün, daha yüksek daha güçlü!
Hepinizi en içten dileklerimle ve kocaman bir sevgi ile sımsıkı kucaklarım!